Ana içeriğe atla

Zebralar ve zürafalar da yarışsın.



Arada bir mallık edip sorarlar bana. Arap atları hakkında ne düşünürsün diye ?

Ne düşünebilirim ?

Sen atları eşit varlıklar olarak görmeyip, genelde ingilizden "gizlice" kırma olanlara yarış düzenleyip bunların nasıl koştuğuna bakıyorsun.

Medeni ülkelerde kural ne atların koştuğu koşularda atlara değin ? Yok.

İstersen zebra koy, istersen zürafa.



Madem Arap atları çok mühim, zebralar da mühim anasını satayım. Hatta Zürafalar, katırlar, eşekler. Buyrun hepsi için ayrı bir koşu düzeneği oluşturun.

Belli bir mesafeyi en hızlı koşabilen hayvanın yarışında saçmalamayın en azından.

100 metre koşusu var, sen Carl Lewis gibileri koşamaz diyorsun, ırkçılık yapıyorsun, sadece Japonlar koşacak diyorsun.

Olmaz anam olmaz. O'nun adı yarış değil, düzenbazlıktır.

Cirit oyunları için kullan Arap atlarını, ne işi var koşu pistinde ? Böyle saçmalık mı var ?

Sonra kanını kırıp, at müthiş bir yarış yaşamı sonunda ne olduğu belli olmasın diye öldürüyorsun hayvancağızı.

O zaman bana atları sevmekten de bahsetme.

Katılıyorum, herhangi bir atın herhangi bir yarışa katılmasında limit olmamalıdır. Hatta bunu dört ayaklı ve üzerine binilebilen tüm hayvanlar için geçerli yapmak gerek.

Ardından yaptığının adı "Koşu" olur.

P.S. : Çitalara binmeyi becerebilen ilk kişi de piyasayı siler süpürür ayrı konu. Ama hakeder. (Çita bu boru değil)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Türk halkı Fenerbahçe'den nefret eder?

Sevgili Fenerliler, Sizinle hiç alıp veremediğim yok. Aranızda yığınla dostum, ağabeyim, çok sevdiğim insanlar da var. Ama Türkiye'deki herkes sizin başarısız olmanızdan neden mutlu oluyor biliyor musunuz? Çünkü siz her hafta şampiyonluğunuzu ilan ediyorsunuz. Rakiplerinizle dalga geçiyor, biri düzgün bir hareket bile yapsa "helal olsun" deme delikanlılığını gösteremiyorsunuz. Galatasaray ve Beşiktaş arasında bir rakabet olsa da, Galatasaraylı taraftarlar Beşiktaş maçına "Çarşı"yı yaşamak için gider. Onlar kazanırsa da "helal olsun" der. Geçen sene Beşiktaş şampiyon oldu. Galatasaraylılar olarak "helal olsun" dedik. Bu yıl Bursaspor kazandı, tekrar "helal olsun" diyoruz. Bunu sadece biz değil, Türkiye'de sizin dışınızda herkes yapıyor. Siz anonsçuyu günah keçisi ilan ederken, geçen sene küme düşmekten takımını kurtaran ve bu yıl tarih yazarak şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam'a bir "helal olsun" demekten acizsiniz. Si...

30 yaş sonrasında yalnızlık

Yalnızlıkta kayboluyorum bazen. Avucumdan kum tanesi gibi akıp giden zamanın peşinden akan gözyaşım da yok. Mâlikanesi ise hiç yok... Ölümle hayatın varolduğunu keşfetmeye yolalmış nefsime, nefes atışlarıma eşlik edecek kadar deli başka bir mahlukat bulamadım henüz. Belki de bu yüzden yalnızlığı seçiyorum. Geceleri aynı televizyon kanallarını seyredip, sonra bilgisayara dönüp, oyun oynayıp, beraber dergi okumayı istediğim herhangi biri yok. Bunları sanırım en iyi kendimle yaşıyorum. Kalabalık bir şehrin kalabalık yollarında vakit öldürüp, kalabalık bir şirketin kalabalık diyaloglarına uyanık hayatımın %80'ini adamışken, geride kalan %20'de kendimle başbaşa vakit geçirmek istiyorum sanırım. Bazen herşeyden uzaklaşıp, çiftliğe gidip, orada atlarla yaşayasım geliyor. Ama, çiftliğe gidip orada 6 saat geçirdikten sonra da atların boku, sivrisinekler, keneler, cırcır böceklerinin hipnotize edici cırcırlamaları ve daha nice yeni sorun da üretebiliyorum kıçımdan. İlişkiler de böyle. B...

Özlemiştim

Özledim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özledim basitçe. Duyguların denizlerinde derinleşmedikçe, En dibinden kumlarını çıkartamıyor insan. Batmalısın ki dibine kadar uzanabilmelisin, Boğulmaktan korkamamalı hatta ölebilmelisin. Karmaşık duygularla değil, Kesin hislerinle anlatmalısın. Aşktan bezdirenleri değil de, Aşka umut verenlere anlatmalısın. Rüyalarında O'nu görmeli, Dualarında düşler kurmalısın. Özlemiştim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özlemiştim basitçe. Oh be!