Ana içeriğe atla

Optimum Alışveriş Merkezi

Evimin neredeyse önüne Mediamarkt açıldı diye bir uğrayayım dedim.

Muhteşem bir soygun planı Optimum. Mediamarkt'ı en üst kata yemeklerin ardına koymuşlar. Mediamarkt'a giderken çıktığınız 3-4 katta illaki Beymen'den 20 milyona kravat, 200 milyona Damat'dan şık bir takım elbise, Koton'dan gene 20 milyona pantalon, Hotiç'in 140 milyon liralık ayakkabılarını 40 milyona falan alabiliyorsunuz. Vakko Outlet'de 50 milyona pantalon vardı şaştım kaldım baktım.

Yemek katında karides güveç bile veriyor fast food'da.

Mediamarkt'dan da 20 milyona ısıtıcı; 75 milyona fmli, video oynatıcılı, mp3 player; 2-3 milyona televizyon kablosu (neden aldığımı bilmiyorum içime öyle esti aldım) ve gene 20 milyona gürültü kesici kulaklık alabiliyorsunuz Philips'in.

Daha bir sürü şeyler aldım içimdeki kapitalizme tapan mallığı tutamayıp.

İçerisinde göt kadar biz buz pisti, bir de bunun yanı sıra sanırım İstanbul'un Anadolu yakasındaki insanlarının tamamı var. Ön kapıdan giriş kuyruğu 100 metre falandı. Arabaların tamamı kilitlenmiş, herkes birbirine küfrediyordu. Gazeteciler falan da vardı, bayağa fotoğraf falan çekiyorlardı. Trafik tamamen ayvayı yemişti. Hiç bir araba ilerleyemiyordu.

İçerisi mi ? Adım atamıyorsunuz o seviyede kalabalık. Bazı mallar "Ekonomik kriz yokmuş baksanıza insanlara" dese de; ekonomik krizden dolayı insanlar dört bir yandan kalkıp buraya gelmişti. Yoksa mal mı adam evinin önünde alabileceği bir şeyi gelsin taa burdan alsın.

Yemek katında oturacak yer yok, herkes birbirlerine pardonlar dileyip yan yana yemek yiyor. Masa benim kültürü yok. Oturulacak tek bir koltuk bulunca, masada kim olursa olsun oturuyorsunuz.

Ama fiyatlar uygun. Çok uygun. O kadar uygun ki maaşınızın yarısını bırakıp geri dönebilirsiniz.

Bi dakka ... Lan ? Ne yaptım ben ?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Türk halkı Fenerbahçe'den nefret eder?

Sevgili Fenerliler, Sizinle hiç alıp veremediğim yok. Aranızda yığınla dostum, ağabeyim, çok sevdiğim insanlar da var. Ama Türkiye'deki herkes sizin başarısız olmanızdan neden mutlu oluyor biliyor musunuz? Çünkü siz her hafta şampiyonluğunuzu ilan ediyorsunuz. Rakiplerinizle dalga geçiyor, biri düzgün bir hareket bile yapsa "helal olsun" deme delikanlılığını gösteremiyorsunuz. Galatasaray ve Beşiktaş arasında bir rakabet olsa da, Galatasaraylı taraftarlar Beşiktaş maçına "Çarşı"yı yaşamak için gider. Onlar kazanırsa da "helal olsun" der. Geçen sene Beşiktaş şampiyon oldu. Galatasaraylılar olarak "helal olsun" dedik. Bu yıl Bursaspor kazandı, tekrar "helal olsun" diyoruz. Bunu sadece biz değil, Türkiye'de sizin dışınızda herkes yapıyor. Siz anonsçuyu günah keçisi ilan ederken, geçen sene küme düşmekten takımını kurtaran ve bu yıl tarih yazarak şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam'a bir "helal olsun" demekten acizsiniz. Si...

30 yaş sonrasında yalnızlık

Yalnızlıkta kayboluyorum bazen. Avucumdan kum tanesi gibi akıp giden zamanın peşinden akan gözyaşım da yok. Mâlikanesi ise hiç yok... Ölümle hayatın varolduğunu keşfetmeye yolalmış nefsime, nefes atışlarıma eşlik edecek kadar deli başka bir mahlukat bulamadım henüz. Belki de bu yüzden yalnızlığı seçiyorum. Geceleri aynı televizyon kanallarını seyredip, sonra bilgisayara dönüp, oyun oynayıp, beraber dergi okumayı istediğim herhangi biri yok. Bunları sanırım en iyi kendimle yaşıyorum. Kalabalık bir şehrin kalabalık yollarında vakit öldürüp, kalabalık bir şirketin kalabalık diyaloglarına uyanık hayatımın %80'ini adamışken, geride kalan %20'de kendimle başbaşa vakit geçirmek istiyorum sanırım. Bazen herşeyden uzaklaşıp, çiftliğe gidip, orada atlarla yaşayasım geliyor. Ama, çiftliğe gidip orada 6 saat geçirdikten sonra da atların boku, sivrisinekler, keneler, cırcır böceklerinin hipnotize edici cırcırlamaları ve daha nice yeni sorun da üretebiliyorum kıçımdan. İlişkiler de böyle. B...

Özlemiştim

Özledim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özledim basitçe. Duyguların denizlerinde derinleşmedikçe, En dibinden kumlarını çıkartamıyor insan. Batmalısın ki dibine kadar uzanabilmelisin, Boğulmaktan korkamamalı hatta ölebilmelisin. Karmaşık duygularla değil, Kesin hislerinle anlatmalısın. Aşktan bezdirenleri değil de, Aşka umut verenlere anlatmalısın. Rüyalarında O'nu görmeli, Dualarında düşler kurmalısın. Özlemiştim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özlemiştim basitçe. Oh be!