Ana içeriğe atla

Eski ilişkileri unutmak

Her yeni ilişkide saçma ama kıskançça sevdiğiniz insanın eski sevgililerine değin tüm anılarının silinmesini isteriz çoğumuz.

Kimi zaman bu eski anılar fotoğraflardır, kimi zaman hediye edilmiş bir t-shirt ya da kazaktır, ve kimi zamanda bir tatil anısıdır. (hani şu ters çevirdiğinizde karlar yağan şehir mekanları şeylerinden)

Ama biliyor musunuz ? Bu yanlış.

Eski ilişkileriniz ne kadar kötü bitmiş olursa olsun ya da yeni sevgiliniz ne kadar kıskanç olursa olsun geçmişinizi unutmamalısınız.

Çünkü yeni sevgilinize karşı davranışınız eski sevgililerinizin size davranış şekliyle şekillenmişdir.

Önceki kız arkadaşınız eski erkek arkadaşıyla hala arkadaşken sizi terkedip eski sevgilisine mi döndü? Bir daha asla ve asla kız arkadaşlarınızın eski erkek arkadaşlarıyla hiç bir şekilde kontak kurmasına izin vermezsiniz.

Önceki kız arkadaşınız sizi ay dönümlerini, yıl dönümlerini ve doğum günülerini unuttunuz diye sizi terk mi etti? Bir daha asla ve asla kız arkadaşınızla ay dönümlerinizi, yıl dönümlerinizi ve O'nun doğum gününü unutmazsınız.

Geçmiş ilişkilerinizi unutmanız gerekmez. Geçmiş ilişkileriniz sizin şu an ilişkilerde nasıl davranmanız gerektiğini öğretendir.

Bu yüzden lütfen o fotoğraflarınızı kaldırıp atmayın. Lütfen size hediye edilmiş o küçük ayıcığı, ne kadar saçmaca görünse bile köşeye fırlatmayın.

Ve asla ve asla ... Cep telefonunuza kaydettiğiniz ve bilgisayarınızda da bulunan sevişme videonuzu silmeye çalışmayın.

O eski sevgili gün gelir ünlü bir yıldız olursa, arkadaşlarınızın "O kız senle hayatta çıkmaz sallama!" lafına karşı "Alın ulan!" diye sizin savunmanız için yardımcı olabilir. Şantaj malzemesi olarak kullanabilirsiniz. Mevcut sevgilinize "eski sevgilim bunu yapıyordu, ta da!" demenizdeki ispat görüntüleri olabilir.

Cep telefonunuza yeni bir memory stick bile alabilirsiniz ama asla eski anıları silmemelisiniz!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Türk halkı Fenerbahçe'den nefret eder?

Sevgili Fenerliler, Sizinle hiç alıp veremediğim yok. Aranızda yığınla dostum, ağabeyim, çok sevdiğim insanlar da var. Ama Türkiye'deki herkes sizin başarısız olmanızdan neden mutlu oluyor biliyor musunuz? Çünkü siz her hafta şampiyonluğunuzu ilan ediyorsunuz. Rakiplerinizle dalga geçiyor, biri düzgün bir hareket bile yapsa "helal olsun" deme delikanlılığını gösteremiyorsunuz. Galatasaray ve Beşiktaş arasında bir rakabet olsa da, Galatasaraylı taraftarlar Beşiktaş maçına "Çarşı"yı yaşamak için gider. Onlar kazanırsa da "helal olsun" der. Geçen sene Beşiktaş şampiyon oldu. Galatasaraylılar olarak "helal olsun" dedik. Bu yıl Bursaspor kazandı, tekrar "helal olsun" diyoruz. Bunu sadece biz değil, Türkiye'de sizin dışınızda herkes yapıyor. Siz anonsçuyu günah keçisi ilan ederken, geçen sene küme düşmekten takımını kurtaran ve bu yıl tarih yazarak şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam'a bir "helal olsun" demekten acizsiniz. Si...

30 yaş sonrasında yalnızlık

Yalnızlıkta kayboluyorum bazen. Avucumdan kum tanesi gibi akıp giden zamanın peşinden akan gözyaşım da yok. Mâlikanesi ise hiç yok... Ölümle hayatın varolduğunu keşfetmeye yolalmış nefsime, nefes atışlarıma eşlik edecek kadar deli başka bir mahlukat bulamadım henüz. Belki de bu yüzden yalnızlığı seçiyorum. Geceleri aynı televizyon kanallarını seyredip, sonra bilgisayara dönüp, oyun oynayıp, beraber dergi okumayı istediğim herhangi biri yok. Bunları sanırım en iyi kendimle yaşıyorum. Kalabalık bir şehrin kalabalık yollarında vakit öldürüp, kalabalık bir şirketin kalabalık diyaloglarına uyanık hayatımın %80'ini adamışken, geride kalan %20'de kendimle başbaşa vakit geçirmek istiyorum sanırım. Bazen herşeyden uzaklaşıp, çiftliğe gidip, orada atlarla yaşayasım geliyor. Ama, çiftliğe gidip orada 6 saat geçirdikten sonra da atların boku, sivrisinekler, keneler, cırcır böceklerinin hipnotize edici cırcırlamaları ve daha nice yeni sorun da üretebiliyorum kıçımdan. İlişkiler de böyle. B...

Şenol Güneş ve Ertuğrul Sağlam gerçeği... Ve biz....

Şenol hoca belki de eskiden çok hata yaptı, ve belki de Beşiktaş kulübü de hayatının en büyük hatasını Ertuğrul'un ayrılmasını kabullenerek yaptı. İki değişik portre aslında. Ama tek doğru bakış açısı var. İki adet sadece mesleğini yapmaya çalışan insan. Her ne kadar hepimiz kendimizi teknik direktör, bıraktım teknik direktörü, hepimiz kendimizi Mourinho sansak da; iki adet teknik direktör var Türkiye'de. Yılmaz Vural'da belki katılabilir bu kervana. Teknik Direktörlük dışında bir meslek yapmayan. Boşta kalınca yorumcu olmayıp da, adam gibi mesleğini yapmaya devam eden. Bir ağabeyimin lafı vardır. "Bir işi yapabilirsen yap, yapamazsan öğret, öğretemezsen eleştir" diye. İşte bütün eleştirmenler bu noktada işi yapabilenler değildir diye görüyorum. Hatta iki katman alttadır. Yani biri 1. lig takımıysa, eleştiren 3. ligde bir takımdır diye görüyorum. Hagi hoca olmadan önce, O'nun iyi bir hoca olamayacağını biliyordum. Çünkü Hagi futbolu Barcelona'da bıraktıkta...