Ana içeriğe atla

Kurbanlık koyunun laneti

Yıllardır devam eden bir gelenek vardı. Koyunlar toplanıp, genelde otoban ve körüklü otobüslerin geçtikleri yol güzergahlarında "Kurbanlık koyun bulunur" yazılı pankartların arkasında yalnız ama aziz bir şekilde bulunurlardı.

Her ne kadar onlara bakan ve alan insanlara "meeeeeee" deseler de içlerinden "ibneeeeeeeee" diye bir ses çıkardı.

Hazreti İbrahim'in oğlunun kellesini kesme psikopatlığından binlerce yıl geçmiş (ulan baban senin kelleni kesmek istiyor yeni bir tanrı için, büyüdün diyelim. Elinde bir bıçak var ve senin kelleni "Buyrun yahve" diyen bir adamla karşı karşıyasın, ne yaparsın? (o dönemde Allah'ın adı Allah değil Yahve idi hatta Yahudiler "tetragamon" diyorlardı (söylenemeyen dört harf) ne çok iç parantez girdim ulan. )))) (Bir tane parantez fazla oldu galiba)

Olmasına rağmen ? (Cümlenin şeklini kaçırdım şimdi, bir çeşit isim ya da sıfat tamlaması ama tamamlıyamıyorum şimdi)

Neyse konuyu dağıtmayalım. Bir koyunun ruhu geldi karşıma.

"Meeee..." dedi önce karşımdaki gece uyumaya çalışırken 1,605'inci koyun çitin üstünden atladı dediğim koyun. Lakin o ancuk koyunları iki bine kadar saysam bile uykum gelmiyordu. Sonra kendimi alkole vurup öyle uyuyordum.

Benim gözlerimin içine bakıp "ibneeeeeeeeeeeeee" dedi koyun. "Lan niye?" dememle beraber "Deniz feneri derneği kadar başına taş düşsün!" diye haykırdı.

Anlayamadım. Kötü bir insan olarak oyumu kömür karşılığında AKP'ye vermiş, televizyonda da 85 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nin en sansürcü zihniyetine sahip olan RTÜK'ün derinden bir destekçisi olarak neyi yanlış yaptığımı anlayamamıştım.

AKP olmalıydı, RTÜK olmalıydı, tüm İnternet siteleri yasaklanmalı, kadınların tamamının başları örtülmeli, küçük kız çocuklarına (ve erkek çocuklarına (fantezinin bir uç köşesi)) tecavüz edilmeli ve tuvalette bile sigara içmek yasaklanmalıydı.

Neyi yanlış yaptığımı anlayamadım. Tüm toplumumun istediği gibi iğrenç, boktan, kötü ve insanların ağzına sıçmak isteyen şerefsiz bir köpektim ben. Ama gelin görün ki ölmüş bir koyun ruhuyla bile olsa beni rahatsız ediyordu.

Her iğrenç insan gibi kazanılan her parayı boktan tarikatlara yatıran aziz ruhlara ve içinden şeytanlık geçerek "pu ha ha ha ha" diyerek gülen kurumlara sempati duyan biriydim ben. Bu vesile ile amblemi sağa çevirdiğinizde yarrağı andıran "Deniz Feneri Derneği" 'ni canı gönülden destekliyordum.

"Deniz feneri derneği kadar başına taş düşsün!" diye tekrarladı o koyunun ruhu.

"Niye?" dedim.

"Sıçtım ulan ağzına" diye cevap verdi koyun.

Ağzımı kapadım ve korktum, lakin böylesi bir bombok alaca karanlık kuşağında hakikaten hayalet olan bir koyun benim ağzıma sıçabilirdi.

Ne olduğunu anlayamadım, ağzımı dışarıdan gelen bir güç açtı ve o koyun hayalet haliyle ağzıma sıçtı.

Ağzımda o koyunun bokları, gözlerimde de ibneliğimin gözyaşları vardı. "Niye?" dedim koyuna ağlayarak.

"Deniz Feneri derneğine bir, sana iki!" dedi o ruh.

Bayramım berbatlığa batmıştı.

Hani kavgalı aile bireylerimle barışmamın arifesine kellesi kesilmiş bir koyun beni yerin dibine sokmuştu.

Ben ayvayı yemiştim.

Kurban bayramında bir daha bir koyunun lanetini asla almamalıydım.

Bunu anlamıştım ...

Özür dilerim sevgili koyun ...

Lütfen lanetini üzerimden kaldır ...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Türk halkı Fenerbahçe'den nefret eder?

Sevgili Fenerliler, Sizinle hiç alıp veremediğim yok. Aranızda yığınla dostum, ağabeyim, çok sevdiğim insanlar da var. Ama Türkiye'deki herkes sizin başarısız olmanızdan neden mutlu oluyor biliyor musunuz? Çünkü siz her hafta şampiyonluğunuzu ilan ediyorsunuz. Rakiplerinizle dalga geçiyor, biri düzgün bir hareket bile yapsa "helal olsun" deme delikanlılığını gösteremiyorsunuz. Galatasaray ve Beşiktaş arasında bir rakabet olsa da, Galatasaraylı taraftarlar Beşiktaş maçına "Çarşı"yı yaşamak için gider. Onlar kazanırsa da "helal olsun" der. Geçen sene Beşiktaş şampiyon oldu. Galatasaraylılar olarak "helal olsun" dedik. Bu yıl Bursaspor kazandı, tekrar "helal olsun" diyoruz. Bunu sadece biz değil, Türkiye'de sizin dışınızda herkes yapıyor. Siz anonsçuyu günah keçisi ilan ederken, geçen sene küme düşmekten takımını kurtaran ve bu yıl tarih yazarak şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam'a bir "helal olsun" demekten acizsiniz. Si...

30 yaş sonrasında yalnızlık

Yalnızlıkta kayboluyorum bazen. Avucumdan kum tanesi gibi akıp giden zamanın peşinden akan gözyaşım da yok. Mâlikanesi ise hiç yok... Ölümle hayatın varolduğunu keşfetmeye yolalmış nefsime, nefes atışlarıma eşlik edecek kadar deli başka bir mahlukat bulamadım henüz. Belki de bu yüzden yalnızlığı seçiyorum. Geceleri aynı televizyon kanallarını seyredip, sonra bilgisayara dönüp, oyun oynayıp, beraber dergi okumayı istediğim herhangi biri yok. Bunları sanırım en iyi kendimle yaşıyorum. Kalabalık bir şehrin kalabalık yollarında vakit öldürüp, kalabalık bir şirketin kalabalık diyaloglarına uyanık hayatımın %80'ini adamışken, geride kalan %20'de kendimle başbaşa vakit geçirmek istiyorum sanırım. Bazen herşeyden uzaklaşıp, çiftliğe gidip, orada atlarla yaşayasım geliyor. Ama, çiftliğe gidip orada 6 saat geçirdikten sonra da atların boku, sivrisinekler, keneler, cırcır böceklerinin hipnotize edici cırcırlamaları ve daha nice yeni sorun da üretebiliyorum kıçımdan. İlişkiler de böyle. B...

Özlemiştim

Özledim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özledim basitçe. Duyguların denizlerinde derinleşmedikçe, En dibinden kumlarını çıkartamıyor insan. Batmalısın ki dibine kadar uzanabilmelisin, Boğulmaktan korkamamalı hatta ölebilmelisin. Karmaşık duygularla değil, Kesin hislerinle anlatmalısın. Aşktan bezdirenleri değil de, Aşka umut verenlere anlatmalısın. Rüyalarında O'nu görmeli, Dualarında düşler kurmalısın. Özlemiştim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özlemiştim basitçe. Oh be!