Ana içeriğe atla

Süpermen, Betmen, Örümcek Adam ve Ben

Kurban bayramında ciğerimi içki endüstrisine kurban verdikten sonra, pazar gününü biraz daha sakin geçirmeye karar verdim. En başta sabahleyin kiliseye giderek şehirdeki tüm yalnız turist ve bekareti fazla önemsemeyen kadınların telefonlarını "senin için din değiştirmeyi düşünürüm biliyor musun?" diyerek aldım. Sonrasında da "Mal mıyım ben hatunların telefonları bende durursa ne yapıcam?" diyerek telefonlarını iade edip telefon numaralarını aldım.

Şimdi düşünüyorum da keşke ben de kalsaydı o telefonlar. Sokakta paraya bozdurup o parayı görevini sadık bir şekilde yapan Dünya'nın en eski mesleğini yapan muhteşem kadınlara verebilirdim. Ancak bunun yerine o küçük mumlardan satın alıp, kiliseye de üç beş kuruş katkıda bulunup mumları Meryem Ana heykelinin önündeki adak yerine diktim.

Hayatta bazen önemli maceralar yaşarsınız ve bu maceralarda hedefiniz bellidir. Everest' in tepesine Galatasaray bayrağı asmak, Boğaziçi Köprüsü'nden Boğaz'a işemek, 23 katlı plazada asansörle işiniz bittikten sonra tüm katların tuşlarına basarak kaçmak gibi. O gün de çok önemli bir şey yapmalıydım.

Ton balıklı sandviç ve kutusundan diet kolayı yemeliydim. Ofiste daha önce başkasına ait "tunawhich" 'i dolapta yalnız durduğu için yemiştim. Tadı hala damağımdaydı. Ve teneke kutusunda buz gibi bir diyet kola içimi "brrrrrrrrr" ettirmişti.

Yolculuğum önce Tansaş'da başladı. Orada Tunawhich yoktu. Oradan Dia'ya baktım. Orada da yoktu. Bu şehirde birileri tüm Tunawhichleri benden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Son çare pahalı market kılıklı bir yer var oraya girdim. Sandwhichler yapan adamın oraya geldim ve "Tunawhich var mı?" diye sordum.

"Yok ama istersen biz ton balıklı sandviç yaparız sana." Çaresizdim mecburen çok istediğim tunawhich'i alamayacaktım ama O'nun yerine yedekler arasında bulunan pahalı transfer vardı. Alırım dedim ve iğrenç bir ekmek seçtirdiler. Sandwhich'i nasıl yaptığına baktım, çok kötüydü. Ama belki tadı güzeldir dedim. Eve gidip hevesle yemeye çalıştım... Yiyemedim. Tadı çok kötüydü!

İntikamımı almalıydım. Bir süper kahraman olarak o gün kazanmalıydım. Şekeri çalınmış çocukları güldürmeli, ayrılmış sevgilileri barıştırmalı, sabahları trafik sorununu çözmeli ve en önemlisi; bana iğrenç bir sandviç veren o yere gidip tüm sandviçlerinin üzerine osurup onları "osurwhich" haline getirmeliydim.

Şimdi "osurwhich" nedir bilemeyebilirsiniz çünkü tamamen benim yarattığım bir ürün. "Tunawhich = Tuna (Ton balığı) + Sandwhich (Sandviç)" kelimelerinden oluşuyor. Bu denklem içerisinde; "Osurwhich = Osuruk + Sandviç" formülüyle ortaya çıkıyor.

Tam kapıya yönelmiştim ki kapı çaldı. Karşımda Betmen vardı. Şaşırmıştım. "Ben uçamadığım için Süpermen ve Örümcek Adam camdan girecekler." dediğinde gözlerim yuvalarından çıkacak gibiydi. Betmen ayrıca ekledi "Bana sakın Batman deme. Batman valisi davayı kazandı. Betmen diyerek günü kazanalım."

Bu sırada camdan içeri Süpermen girdi. Tabi camı kırarak girdi hıyar.

"Oğlum Süpermen manyak mısın adam gibi balkona inip kapıyı çalsana. Bu yaştan sonra sana ben mi uçmayı öğreticem? Şimdi rica edicem Süpermen, o da şu cam kırıklarını süpürmen."

Bu sırada da öbür camdan da Örümcek Adam girdi. Tabi o da ayrı bir hıyar olarak camı kırarak.

"Görevimiz çok önemli" dedi Süpermen. Delirerek yanıtladım : "Bak Süpo ağzını burnunu kırarım kriptonit çarpmışa dönersin. Git bir tane camcı bir temizlikçi çağır. Ayrıca salondasınız çıkarın ulan ayakkabılarınızı!"

"Ama osurwhich Onur. Bu çok önemli" dedi Örümcek Adam.

"Bak kış vakti zaten deli etme adamı akşama az kaldı donarız alimallah."

Betmen "Alfred halleder" dedi. Bir baktım arkasında yaşlı bir adamcağız. "Ödemedi SSK primlerini hala emekli olamadın değil mi ihtiyar" dedim Alfred'e. Alfred de başını salladı üzgünce.

Sokağa çıktık ve herkes bize bakıyordu. İki sarışın taş gibi hatun "Heyo Halloween Türkiye'ye gelmiş hemen memelerimizi daha fazla gösteren seksi kıyafetler giyelim" dedi.

"Beyler siz gidin ben geliyorum. Yapmam gereken daha önemli bir iş var." diyerek atıldım.

"Hayır" dedi Süpermen. "Osurwhich çok daha önemli"

"Bak Süpercik; iki tane taş gibi salaklığı yüzlerinden okunan taş gibi hatun memelerini daha fazla gösterebilecek kostüm alış verişine gidiyor. Onlara yardım etmeliyim."

Örümcek adam ağlarıyla beni kendine bağladı ve sürüklenerek o markete ulaştım. Süpermen, Betmen ve Örümcek Adam marketi darmadağın etti. İçerde bana ton balıklı sandviçi yapan adam dışında kasiyer ve müşteriler dahil herkesi öldürdüler.

"Sapık mısın lan siz? İnsanların canını kurtarmanız lazım niye öldürüyorsunuz?"

"Hayır Onur lazım değil. Her maceramızda kötü adam dışında herkesi öldürürüz, etrafı darmadaın ederiz, belediyeye yığınla masraf çıkartırız ve masraflarımızı senin ödediğin vergilerden alırlar." dedi Örümcek Adam.

"Harbi götmüşsünüz yahu siz" dedim şaşırarak ve kızarak.

"Osurwhich'e az kaldı. Süpermen sandviçlerin içine osurmaya başladı." dedi Örümcek Adam.

"Süpermen'in limitsiz istediği an osurabilme yeteneği mi var?" diye merak ettim.

"Süpermen süper bir adamdır." diye yanıtladı Örümcek Adam.

Olmuştu. Süpermen tüm sandviçlerin içine osurmuş ve intikamım bir nevi psikopatça alınmıştı. Polisler gelmişti. Etrafı dağıtmaları ve yığınla insanı öldürmelerine rağmen Süpermen, Betmen ve Örümcek Adam rahat rahat takılıyordu.

"Benim tunawhich'e ne olacak?" diye merak ettim safça.

"Bizim görevimiz o değildi Onur" dedi Betmen ve ekledi : "Osurwhich'i yapabilmekti. Görüyorsun ki biz sadece önemli işler yaparız ve görevimiz sona erdi."

Hoşçakal dedi üçü, öpüştük, bayramlaştık. Tam gidiyorlardı ki iki taş gibi hatun geri döndü. "Pardooon! Ay çok şekersiniz! Kostümlerinizi nerede yaptırıyorsunuz? Biz de alıcaz ama yer bulamadık..."

"Ben yaparım!" diyerek öne atıldım. "O kostümlerin hepsini ben yaptım. Yalnız çıplaklığınızı gerektirecek seviyede sizi milimetrik olarak ölçüp özel yeteneklerinizi keşfetmek zorundayım."

"Aa ikimizde yatakta çok iyiyiz." demeleriyle ağzımın açılması bir oldu. Kollarındam kaptığım gibi eve götürdüm ve böylece Sexwomen ve Bangirl karakterlerini yarattım. Sexwomen çıplakken bir erkeğe yan gözle bakıp göz kırptığında erkeği tavlama gücüne, bangirl de "bang girl" özelliğine birer tanrıçalardı.

Ama bugünden sonra şunu anladım. Bundan böyle her pazar kiliseye gitmeliydim. "İki tane taş gibi kadınla aynı anda" diyerek dikdiğim mumlar sonunda yanıt vermişti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Türk halkı Fenerbahçe'den nefret eder?

Sevgili Fenerliler, Sizinle hiç alıp veremediğim yok. Aranızda yığınla dostum, ağabeyim, çok sevdiğim insanlar da var. Ama Türkiye'deki herkes sizin başarısız olmanızdan neden mutlu oluyor biliyor musunuz? Çünkü siz her hafta şampiyonluğunuzu ilan ediyorsunuz. Rakiplerinizle dalga geçiyor, biri düzgün bir hareket bile yapsa "helal olsun" deme delikanlılığını gösteremiyorsunuz. Galatasaray ve Beşiktaş arasında bir rakabet olsa da, Galatasaraylı taraftarlar Beşiktaş maçına "Çarşı"yı yaşamak için gider. Onlar kazanırsa da "helal olsun" der. Geçen sene Beşiktaş şampiyon oldu. Galatasaraylılar olarak "helal olsun" dedik. Bu yıl Bursaspor kazandı, tekrar "helal olsun" diyoruz. Bunu sadece biz değil, Türkiye'de sizin dışınızda herkes yapıyor. Siz anonsçuyu günah keçisi ilan ederken, geçen sene küme düşmekten takımını kurtaran ve bu yıl tarih yazarak şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam'a bir "helal olsun" demekten acizsiniz. Si...

30 yaş sonrasında yalnızlık

Yalnızlıkta kayboluyorum bazen. Avucumdan kum tanesi gibi akıp giden zamanın peşinden akan gözyaşım da yok. Mâlikanesi ise hiç yok... Ölümle hayatın varolduğunu keşfetmeye yolalmış nefsime, nefes atışlarıma eşlik edecek kadar deli başka bir mahlukat bulamadım henüz. Belki de bu yüzden yalnızlığı seçiyorum. Geceleri aynı televizyon kanallarını seyredip, sonra bilgisayara dönüp, oyun oynayıp, beraber dergi okumayı istediğim herhangi biri yok. Bunları sanırım en iyi kendimle yaşıyorum. Kalabalık bir şehrin kalabalık yollarında vakit öldürüp, kalabalık bir şirketin kalabalık diyaloglarına uyanık hayatımın %80'ini adamışken, geride kalan %20'de kendimle başbaşa vakit geçirmek istiyorum sanırım. Bazen herşeyden uzaklaşıp, çiftliğe gidip, orada atlarla yaşayasım geliyor. Ama, çiftliğe gidip orada 6 saat geçirdikten sonra da atların boku, sivrisinekler, keneler, cırcır böceklerinin hipnotize edici cırcırlamaları ve daha nice yeni sorun da üretebiliyorum kıçımdan. İlişkiler de böyle. B...

Özlemiştim

Özledim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özledim basitçe. Duyguların denizlerinde derinleşmedikçe, En dibinden kumlarını çıkartamıyor insan. Batmalısın ki dibine kadar uzanabilmelisin, Boğulmaktan korkamamalı hatta ölebilmelisin. Karmaşık duygularla değil, Kesin hislerinle anlatmalısın. Aşktan bezdirenleri değil de, Aşka umut verenlere anlatmalısın. Rüyalarında O'nu görmeli, Dualarında düşler kurmalısın. Özlemiştim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özlemiştim basitçe. Oh be!