Ana içeriğe atla

Yavşak Süpermen

"Yumurta mı yarasadan çıkar, gergedan mı zürafadan?" paradoksunu yaşayarak uyandığım bir sabahtı. Horoz beni o artık ilkokul seviyesine düşmüş esprisiyle "Ben işime bakarı... gergedan?.." şeklinde bir ikilem yaşarak uyandırırken, tavuk "Benim doğurduğum civciv salaklar!" diye isyan ediyordu.

Önceki gece yağmur sertçe bastırmış, gökyüzü gürlemelerinden ve şimşeklerden zar zor uyumuştum. Sular seller götürmüştü tabir-i caiz ise İstanbul'u. Uyandıktan sonra pencereden dışarı baktım ... O da ne? Vay anasını skim! İstanbul Venedik'e dönmüş, tüm sokaklar nehir olmuştu.

7'inci katta oturduğumdan bana bir şey olmamış, 6'ıncı kata kadar yükselen sular aklımda bir kıyamet senaryosunu uyandırmıştı. Derken kayıkçıları eski Osmanlı kıyafetlerini giyen bir Sultan kayığı tam penceremin aşağısında durdu. Kayığın en önündeki bağırdı : "- Padişahım, atlayın; sizi kurtarmamız gerek!"

Sıçtığımı anlamıştım. "Kimsiniz ulan siz?" dedim aniden.

- Ben Sadrazam Madrazam Paşa padişahım, bu da padişah kayığınız.
- Madrazam, etrafına bak lavuk! Karşıda Carrefour duruyor. Hangi yüzyıldayız ulan ? Sıçıcam kostüm partinize!
- Padişahım anlatacak vaktim yok, çok şey oldu. Sizi derhal kurtarmamız gerek.
- İnternet çekiyor mu kayıkta Madrazam ?
- Wimax var padişahım 90 mbit!
- Bak laptopu atıyorum önce onu tut!
- Gönderin padişahım!

Laptopu Madrazam'a atmış, şarz aletini pardon şarj aletini neyse şarz aletini (artık ameleliğin son noktasına gidiyoruz, şarj aletine şarz aleti denilmeli) yanıma almıştım. Hoppadanak kayığın içine yuvarlandım.

- E anlat bakalım Madrazam ? Ne oldu dün gece ?
- Uzaylıların saldırısına uğradık padişahım.
- Uzaylılar ?
- Evet padişahım.
- Dur tahmin edeyim yeşil renkler ve iki tane antenleri var kafalarında.
- Hayır padişahım.
- Dur dur .. Garanti beyaz renkli böyle kocaman siyah gözleri var tıpkı Area 51'da olduğu gibi!
- Hayır padişahım.
- Uzaylılara değin yaratıcılığım Selçuk Erdem ve Fox televizyonundan geldiği için şu an mal konumundayım. Nerden geldiler ?
- Kripton'dan geldiler padişahım!
- Süpermen ?
- Dün akşam Süpermen'i bir bar çıkışında adamın biri kız arkadaşına asıldı diye bıçaklamış da padişahım.
- Süpermen lan o ölmez ki.
- Yok padişahım sonra tecavüz etmiş o adam arkadaşlarıyla Süpermen'e.
- Sıçtık yani?
- Tüm Kripton intikam almaya gelmiş padişahım!
- Ulan ben Süpermen 1'i izledim, Marlon Brando gezegen yokolurken gönderdi Kal-El'i Dünya'ya ?
- Sallamış Süpermen padişahım. Popüler hikaye çıkartıp "yersiz yurtsuzum acıyın bana" diyerek gariban ayağına yatmış yavşak.
- Vay yavşak Süpermen vay!
- İşte böyle padişahım, yüzen bir saray yaptık size oraya gidiyoruz.
- Yüzen harem var mı yakınlarında ?
- Var padişahım.
- Gel seni alnından öpeyim be Madrazam !

Ne Süpermen, ne Kriptonlular, ne Dünya'daki tüm erkeklerin tecavüze uğraması, ne de Venedik'e dönmüş İstanbul umrumda değildi. Haremim var yahu artık ! 600 kadın ! Ben daha hayatımda 6 kadınla beraber olmadım, beni 600 kadının kucağına atıyorlar! Onu bırakın 600 kez sevişmişliğim bile yok benim ! Cennet'e gidiyorum ulan ! Yarabbim aç kollarını sana geliyorum!

- Haremler 600 kadın di mi hala Madrazam ?
- Öyle padişahım ama bazı sorunlar var.
- Sorun ?
- Justice League bölündü.
- Ne diyorsun sen Madrazam kafayı mı yedin ?
- Padişahım Süpermen intikam için Dünya'ya saldırmayı kafasına koyunca, Batman de başlarında olmak üzere gerisindeki tüm tanınmamış süper kahramanlar Süpermen'i dışladılar ve onlar da sanırım bize yardım edebilirler.
- Örümcek Adam var mı aralarında ? O baba süper lakin. Halleder herşeyi.
- Yok padişahım.
- Ulan ne biçim Justice League bu ?
- Başka firmadanmış, Marvellileri DClilerin arasına almıyorlarmış.
- Marvel .. DC ..
- Evet padişahım.
- Ulan ben ne ara padişah oldum?
- Götünüzden uydurduğunuz hikayelerle bu memleketi sizden daha iyi yönlendirecek bir padişah bulamadık padişahım.

Garipti. Boynumu bükmüş yüzen sarayıma doğru yolalıyorduk. Sözde Adalet Ligi aralarına Örümcek Adam'ı almayacak kadar gözükara, insanlar beni padişahları yapacak kadar denyo, Dünya da amı götü dağıtmak üzereydi.

Yüzen sarayıma geldiğimde kendimi padişahtan bir adım ötede, hani Roman Abramoviç'mişim de kıçıma kaçan parayı gereksiz şeylere harcıyormuşum hissini yaşadım.

"Justice League az sonra burda olur" dedi Madrazam. Bu sırada Batman'in yarasa şeklinde uçağı sarayın hava alanına iniş yaptı. İçinden eski dostum Batman, Wonder Woman (o ne hatun be), Black Lightening ve Vixen indi.

Şimdi bilmeyenleriniz için bu şahısları açıklayayım. Batman benim eski dost, kredi kartı borçlarımı ödeyen zengin rahatsız piç. Diğerlerini tanısam da ilk defa görüyorum gerçi ama şöyle onlar da. Wonder Woman muhteşem bir hatun, kalça, göğüs, surat yeme de yanında yat; hatta yanında yatma seviş öyle bir şey. Black Lightening 70li yıllarda Amerikalılar "Ulan zencilere ne çok ibnelik yaptık be" diyerek yarattığı zenci bir karakter ama nedense Pascal Nouma'ya benziyordu. En son da Vixen de Aslan Hatun; tahminen Galatasaraylı diye acayip saygı duyarım. (O da zenci, 70li yıllarda yaratıldı)

- Hoba ! Batman ! Oğlum nerelerdeydin sen ? Özlettin kendini!
- Bana Batman deme, benim adım Betmen. Batman valisiyle davamız hala devam ediyor o ismi kullanamam.
- Sen bilirsin be kanka, Bak Kara Şimşek'i (Black Lightening adamın adı, ne diyem ? mahmut mu diyem?) ve Aslan Hatun'u da almışsın yanına gelmişsin helal olsun sana.

Sonrasında Wonder Woman (Afet Hatun diyeceğim bundan sonra) öne çıktı ve son derece tacizkar bir sesle "Ya ben?" dedi. Ben de "Hay seni yaratan Allah'ın kulu kölesi olayım!" diyerek içimdeki coşkuyu gösterdim.

Aslan Hatun derhal öne atıldı : "Heveslenme Onur otur yerine, Heveslenme Onur otur yerine!"

İçim bir anlığına burkulmuştu. Henüz haremimi görmemiştim. Kimbilir o 600 kadın arasında çok daha iyileri vardı ama bu Afet Hatun karşımda nedense kıçını ve memelerini fazlasıyla gösteren bir kostümle beni benden almıştı.

"Kriptonlular yarın akşam saldıracak Onur, hazır olmalıyız" dedi Betmen. Ben de "Usta ne bok yersen ye, beni şu akşam Afet Hatun ile başbaşa bırak sonra istersen gel ağzıma sıç" dedim. Betmen yadırgar bir şekilde onayladı ve uzaklaştı.

Ben de Dünya'nın uzaylılardan kurtulması gibi basit şeylerle uğraşmak yerine Afet Hatun ile o akşam beraber olabilme üzerine yöneldim.

- Afet ?
- Efendim Onur?
- Efendi demene gerek yok, aramızda yakınlık olsun diyorum.
- O manada söylemedim, "Ne var?" manasında söyledim.
- Ne yok ki Afet ?
- Ne var Onur?
- Bak sen "Muhteşem Hatun" sun, ben de koskoca padişahım.
- Bu senin fantezi Dünya'n Onur, az ötede haremin var.
- O harem bir yana, sen bir yana Afet.
- Bu sözlerle kaç kişiyi kandırdın Onur?
- Olabilirse ilk seni olucak gerçi.

Aslan Hatun derken araya girdi "Hayallerde yaşıyor bazı ibneler!!!"

Ulan ! Tamam Galatasaray'ı çok seviyorum da şu an taraftara ihtiyacım yoktu. Kara Şimşek'i çağırdım yanıma. "Usta bak sen zencisin, hatun zenci, bu akşamı beraber geçirin ama al şu hatunu başımdan."

"Bana zenci mi dedin?" dedi Kara Şimşek. "Abi pardon cidden ırkçılık değil, o lavukluğu bir tek Amerika kıtasındaki dalyaraklar ve Afrika'daki sömürgeci şerefsizler yaptı. Biz normalde hep diyorduk, ama aşağılama ile alakası yok. Bak eskiden Arap diyorduk size?"

- Arap mı dedin ?
- Yok abi yanlış anlama. Bak Pascal Nouma'yı çok severim. Ümit Karan yerine Nonda forvette oynasın isterim. Hatta Song'un da ayrılmasını hala kabullenemiyorum.
- Diline hakim olacaksın!
- Baba sen Aslan Hatun'daki götü gördün mü ?
- Bakmadım bile !
- Bak hele..
- Hadi be...

Sonrasında Kara Şimşek ve Aslan Hatun görünürden kaybolmuş ve ben tekrar Afet Hatun'a yönelmiştim.

- Afet dinle bir beni.
- Onur bana asılma yeter.
- Bak seninle pembe pancurlu bir evimiz, uçan çocuklarımız olsa ne güzel olur?
- Irkından tiksiniyorum Onur.
- Tatarlardan mı ?
- Hayır.
- Türklerden yani ?
- Hayır hepinizden !
- Hepimiz ? Avrupalılar ve Asyalılar ?
- İnsanlar salak herif !
- Ne oldu be kızım ?
- Süpermen'e yaptığınızı affedemem !
- Orrrrrozbu !

Vay anasını! Aramıza bir hain girmişti. Dünya'yı yoketmeye çalışan yavşağa ilgi duyan ve aslında hepimizi öldürmeye çalışan bir canavarı kendime çok yakın kılmıştım. Daha beteri, Kara Şimşek'i Aslan Hatun'un kıçı peşinde yollamış ve yapayalnız kalmıştım.

Tam bildiğim tüm duaları etmeye başlarken arkadan tüfek sesleri duydum ve kılıçlarıyla yeniçeriler saldırmaya başladı. En öndeki bağırdı : "Padişahım, bunlar süper kahraman hayal dünyası ama biz gerçeğiyiz. Padişaha yan gözle bakanın alnını karışlarız!" derken Afet Hatun ellerinden lazer çıkartarak bana bunları diyen arkadaşı öldürdü.

Ama yeniçeriler hakkaten çok iyiydi. Afet Hatun uçarak kaçmak zorunda kalmış ben de boynu bükük haremime doğru yönelmiştim. (Unutur muyum ulan ? Boru mu bu ? Harem!)

İçeri girdiğimde kulaklarımda envai çeşit kuş seslerinin yankılandığını, hayatın bir anda yavaşladığını, çiçeklerin polenlerinin bir ordan bir buraya yöneldiğini ve hayatımda ilk defa huzur bulduğumu hissettim.

600 kadın be. Yanımda Madrazam vardı.

- Madrazam ?
- Efendim padişahım ?
- Tamam anladım Harem bu da, neden kadınların tamamı 1.60 boy civarında ve kalçaları büyük?
- Hürrem Sultan sonrasında hata yaptığımızı anladık ve hareme katılacak kadınları sadece Türk kızları arasından seçtik.
- İyi bok yediniz Madrazam.
- Öyle demeyin padişahım, kısa boylular yatakta daha iyidir. Büyük kalça da daha zevklidir.
- Sallama Madrazam.

Ertesi gün şunu anlamıştım. Madrazam sallamamıştı.

Kendimi Dünya'nın en mutlu erkeği olarak hissedip saray güvertesinde trilay trilay trilaylom diyerek dolaşırken ağzıma bir yarasa sıçtı. Sonrasında yanımda Betmen belirdi.

- Bu ne lan ?
- Söz vermiştin Onur, ağzına sıçıcaktım.
- Oğlum sen Kont Drakula mısın? Yarasaya dönüşemezsin ki?
- İşte beni de Drakula'dan esinlenerek yarattılar. Hayali olan herşey önceki hayallerin çalıntısıdır Onur.

Hmpf demiştim kendi kendime.

- Afet Hatun ile dün yalnız kalamadım Betmen. Meğer Süpermen ile berabermiş hain.
- Tahmin ediyordum Onur, bunca yıldır ne karizma kasmama rağmen hep o lavuğun yanında takılıyordu.
- Ne yapıcaz Betmen ?
- Akşama gelecekler Onur. Hazır olmamız gerek.

Akşam olmuştu, gökyüzünden gözlerinden ışınlar çıkan yığınla Süpermenler bize saldırıyordu. Klark'ı aralarında seçmiştim gerçi.

Tam karşımıza geldiler ve tüm silahlarımız hazırdı ki haykırdım :

- Süpermen ibne !

Millet şaşırmıştı. Herkes bana bakıp bir açıklama bekliyordu.

- Bu adam ibne ! Ve ibneliğinin yakalanmasından dolayı bu kadar kızdı. Dünya üzerinde mavi renk bir tayt giyip üzerine kırmızı slip neredeyse tanga giydikten sonra erkeğim diyen bir canlı yoktur!

"Doğru mu söylüyor?" diye sordu Marlon Brando Süpermen'e...

- Hayır baba vallahi değil.
- Ulan göt, açtırma ağzımı. Biz mis gibi karizma beyaz kıyafetler giyiyorduk. Tekerlekliğin alemi ne şimdi bu kılıkla?
- Ama baba...

Sonra içtenlikle, ve homofobik olmadığımdan öne atıldım.

- Bak Marlon amca. Canlılarda XY ve XX kromozonu vardır. Ama bazılarında XXY de olur. Bu yüzden insanlar tıpkı doğadaki 400 küsur canlı gibi biseksüel olma olanağı olan varlıklardır.
- Ben de biseksüelim zaten salak herif, hiç mi okumadın hayatımı Wikipedia'dan? Ama oğlumun bunu benden gizlemeye çalışmasını kabul edemiyorum.

Savaş bir anda durmuş, bir baba ve oğulun cinsel tartışmasına dönmüştü.

Afet Hatun gözyaşlarıyla sarayıma indi. Gözlerini açtı ve Süpermen'e tüm lazerlerini göndererek O'nu öldürdü.

- Ulan şerefsiz ! Yıllar yılı seni bekledim ! Ben bakire kalırken sen kıçını kumbara yapmışsın !

An bu andı, ya hep ya hiçti. Afet Hatun'a yaklaştım. "Ama ben senin değerini bildim Afet" dedim içtenlikle. Afet de ağlayarak omuzlarıma sarıldı.

Marlon Brando ve alayı toplanıp uzaklaşmış ve Dünya da bir kez daha kurtulmuştu.

Afet'i aldım hareme gittim. Hayatımın en mutlu anı beni bekliyordu.

Aslan Hatun yeniden belirmiş loyloyuna devam ediyordu :

- Fincanı taştan oyalar anam oyalar. Süpermen'e böyle koyarlar! Süpermen'e böyle koyarlar!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Türk halkı Fenerbahçe'den nefret eder?

Sevgili Fenerliler, Sizinle hiç alıp veremediğim yok. Aranızda yığınla dostum, ağabeyim, çok sevdiğim insanlar da var. Ama Türkiye'deki herkes sizin başarısız olmanızdan neden mutlu oluyor biliyor musunuz? Çünkü siz her hafta şampiyonluğunuzu ilan ediyorsunuz. Rakiplerinizle dalga geçiyor, biri düzgün bir hareket bile yapsa "helal olsun" deme delikanlılığını gösteremiyorsunuz. Galatasaray ve Beşiktaş arasında bir rakabet olsa da, Galatasaraylı taraftarlar Beşiktaş maçına "Çarşı"yı yaşamak için gider. Onlar kazanırsa da "helal olsun" der. Geçen sene Beşiktaş şampiyon oldu. Galatasaraylılar olarak "helal olsun" dedik. Bu yıl Bursaspor kazandı, tekrar "helal olsun" diyoruz. Bunu sadece biz değil, Türkiye'de sizin dışınızda herkes yapıyor. Siz anonsçuyu günah keçisi ilan ederken, geçen sene küme düşmekten takımını kurtaran ve bu yıl tarih yazarak şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam'a bir "helal olsun" demekten acizsiniz. Si...

30 yaş sonrasında yalnızlık

Yalnızlıkta kayboluyorum bazen. Avucumdan kum tanesi gibi akıp giden zamanın peşinden akan gözyaşım da yok. Mâlikanesi ise hiç yok... Ölümle hayatın varolduğunu keşfetmeye yolalmış nefsime, nefes atışlarıma eşlik edecek kadar deli başka bir mahlukat bulamadım henüz. Belki de bu yüzden yalnızlığı seçiyorum. Geceleri aynı televizyon kanallarını seyredip, sonra bilgisayara dönüp, oyun oynayıp, beraber dergi okumayı istediğim herhangi biri yok. Bunları sanırım en iyi kendimle yaşıyorum. Kalabalık bir şehrin kalabalık yollarında vakit öldürüp, kalabalık bir şirketin kalabalık diyaloglarına uyanık hayatımın %80'ini adamışken, geride kalan %20'de kendimle başbaşa vakit geçirmek istiyorum sanırım. Bazen herşeyden uzaklaşıp, çiftliğe gidip, orada atlarla yaşayasım geliyor. Ama, çiftliğe gidip orada 6 saat geçirdikten sonra da atların boku, sivrisinekler, keneler, cırcır böceklerinin hipnotize edici cırcırlamaları ve daha nice yeni sorun da üretebiliyorum kıçımdan. İlişkiler de böyle. B...

Özlemiştim

Özledim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özledim basitçe. Duyguların denizlerinde derinleşmedikçe, En dibinden kumlarını çıkartamıyor insan. Batmalısın ki dibine kadar uzanabilmelisin, Boğulmaktan korkamamalı hatta ölebilmelisin. Karmaşık duygularla değil, Kesin hislerinle anlatmalısın. Aşktan bezdirenleri değil de, Aşka umut verenlere anlatmalısın. Rüyalarında O'nu görmeli, Dualarında düşler kurmalısın. Özlemiştim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özlemiştim basitçe. Oh be!