Geçtiğimiz bir gün Ertekin'in şapkasının karaoke gecesine gittim. Haliyle her çeşit insan şarkı söylemeye çalışıyordu ama iş gittikçe karaokenin ruhundan uzaklaşarak hörekesinin ruhuna yaklaştı.
Kendini assolist sananından tut, şarkıyı isteyip ardından "ay ben istemem rezil olurum"culara; yığınla şebek olmaktan kaçan dallama vardı.
Karaoke adı üzerinde şebekçe bir şeydir. Annen ve baban sana "karaoke" ismini verseydi, şebeğin daniskası olurdun. "Murat koyim de tur at" evrim geçirir "Karaoke koyim de kekele" haline dönüşürdü.
Bu ne ciddiyettir bre ahali. İnsan şarkıyı doğru düzgün dinlemek istese, o şarkıyı doğru düzgün söyleyen bir insandan dinler. Karaoke adı üstünde, "kara" üzerinde herhangi bir şarkıyı dinleyince "oke" demektir. Bu yüzden denizde veya gökyüzünde karaoke gecesi düzenlenmez.
Bunun yanı sıra, eğer ki japon değilsen bir erkek olarak karaoke söylemeyeceksin. Sus oğlum sus, bırak kadınlar biraz daha sarhoş olup şarkı söylemeye cesaret etsin ve sonra nimetlerinden faydalan. Ama yok, öküzsün ya: "Dur bir de ben söylicem!". Mustafa Keser misin lan sen? Enstrümanlar girince şarkı söyleme misyonunu sana kim verdi? Rus revü grubu sahneye çıkınca, "şunlarla bir de ben bacak kaldırayım seyircilere" diyor musun? Kurtul şu Jean Claude Van-Damme filminden çıktıktan sonra sağa sola ayağını kaldırıp tekme atma tribinden. Kaç yaşına geldin, kaç tane pantalonunun bacak arası yırtıldı; hala usanmadın mı hala gaza gelmekten.
Tabiki işin güzel tarafı da vardı. Şebek olmaktan korkmayan, hatta sınırlarını aşıp bildiğin şaklabana dönüşenler de vardı. Özellikle beraber olduğum insan grubu İstanbul'u aşıp Antalya'da tatil köyüne ulaşmış, animasyon ekibinin de yerini almıştı. Bu kadar performansa rağmen niye hesap ödediğimizi hala anlamış değilim.
Kendini assolist sananından tut, şarkıyı isteyip ardından "ay ben istemem rezil olurum"culara; yığınla şebek olmaktan kaçan dallama vardı.
Karaoke adı üzerinde şebekçe bir şeydir. Annen ve baban sana "karaoke" ismini verseydi, şebeğin daniskası olurdun. "Murat koyim de tur at" evrim geçirir "Karaoke koyim de kekele" haline dönüşürdü.
Bu ne ciddiyettir bre ahali. İnsan şarkıyı doğru düzgün dinlemek istese, o şarkıyı doğru düzgün söyleyen bir insandan dinler. Karaoke adı üstünde, "kara" üzerinde herhangi bir şarkıyı dinleyince "oke" demektir. Bu yüzden denizde veya gökyüzünde karaoke gecesi düzenlenmez.
Bunun yanı sıra, eğer ki japon değilsen bir erkek olarak karaoke söylemeyeceksin. Sus oğlum sus, bırak kadınlar biraz daha sarhoş olup şarkı söylemeye cesaret etsin ve sonra nimetlerinden faydalan. Ama yok, öküzsün ya: "Dur bir de ben söylicem!". Mustafa Keser misin lan sen? Enstrümanlar girince şarkı söyleme misyonunu sana kim verdi? Rus revü grubu sahneye çıkınca, "şunlarla bir de ben bacak kaldırayım seyircilere" diyor musun? Kurtul şu Jean Claude Van-Damme filminden çıktıktan sonra sağa sola ayağını kaldırıp tekme atma tribinden. Kaç yaşına geldin, kaç tane pantalonunun bacak arası yırtıldı; hala usanmadın mı hala gaza gelmekten.
Tabiki işin güzel tarafı da vardı. Şebek olmaktan korkmayan, hatta sınırlarını aşıp bildiğin şaklabana dönüşenler de vardı. Özellikle beraber olduğum insan grubu İstanbul'u aşıp Antalya'da tatil köyüne ulaşmış, animasyon ekibinin de yerini almıştı. Bu kadar performansa rağmen niye hesap ödediğimizi hala anlamış değilim.
Yorumlar