Ana içeriğe atla

2. Dünya Savaşı



Almanya Çekoslavakya'ya saldırır.

İngiltere ve Fransa saçmalamayın der.

Almanya Polonya'ya saldırır.

(Rusya da Polonya'ya öteki taraftan saldırır, ama herkes bunu unutur.)

İngiltere ve Fransa savaş ilan eder. Bu "resmi" başlangıçtır.

İtalya, Bulgaristan, Macaristan ve Romanya; Almanya'nın tarafına katılır.

(Herkes son 3 ülkeyi unutur.)

Alman ittifakı birbirlerine iple bağlı gibidir.

Naziler yahudileri, homoseksüelleri, çingeneleri ve sakatları yokeder.

(Herkes yahudileri hatırlar ama gerisini unutur.)

İngiltere uzatır.

Rusya ve Amerika hiç bir bok yapmaz.

Danimarka, Belçika, Hollanda, Norveç, Fransız & Sırp gönüllü alaylar Alman ittifakına ve SS'e gönüllü olarak katılırlar. (herkes bunu unutur & şimdi dinleseniz, herkes kodumun direniş hareketine girdiğini iddia eder, çok BÜYÜK olmalı)

Alman ittifakı Rusya'ya saldırır. Birden Ruslar artık herşeyin komik olmadığına karar verir.

Japonya Alman ittifakına katılır ve Pearl Harbor'u bombalar.

Derken Amerika artık herşeyin komik olmadığına inanır.

Amerika Dünya'nın araç gereçlerini üretir, çünkü sahip olduğu fabrika sayısı Dünya'nın geri kalanındakilerden daha fazladır, & bombaların yetişemeyeceği yerlerdedir.

Alman ittifakı Rusya'da çuvallar, çünkü Rusya çok büyük ve çok soğuktur.

İttifak devletleri D-Günü'nde Alman ittifakına 5 koldan saldırır. 2 koldan İngiltere, 2 koldan Amerika ve 1 koldan da Kanada. (Herkes Kanada'yı unutur.)

Hitler hendekte yanar. Ruslar cesedi bulur ve bedenin bir adet taşağa sahip olduğunu onaylar. Gerçekten.

Amerika ülkelere ordularıyla saldırmanın dertli olduğuna karar verir ve bunun yerine atom bombasını keşfeder. İki adedini de Japonya'ya bırakır.

Rusya Avrupa'nın yarısını çalar.

İngiltere tüm parasını harcar.

Amerika da bu savaşın kendileri hakkında olduğunu söyler durur, & 64 yıl sonra hala aynısını yapmaktadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Türk halkı Fenerbahçe'den nefret eder?

Sevgili Fenerliler, Sizinle hiç alıp veremediğim yok. Aranızda yığınla dostum, ağabeyim, çok sevdiğim insanlar da var. Ama Türkiye'deki herkes sizin başarısız olmanızdan neden mutlu oluyor biliyor musunuz? Çünkü siz her hafta şampiyonluğunuzu ilan ediyorsunuz. Rakiplerinizle dalga geçiyor, biri düzgün bir hareket bile yapsa "helal olsun" deme delikanlılığını gösteremiyorsunuz. Galatasaray ve Beşiktaş arasında bir rakabet olsa da, Galatasaraylı taraftarlar Beşiktaş maçına "Çarşı"yı yaşamak için gider. Onlar kazanırsa da "helal olsun" der. Geçen sene Beşiktaş şampiyon oldu. Galatasaraylılar olarak "helal olsun" dedik. Bu yıl Bursaspor kazandı, tekrar "helal olsun" diyoruz. Bunu sadece biz değil, Türkiye'de sizin dışınızda herkes yapıyor. Siz anonsçuyu günah keçisi ilan ederken, geçen sene küme düşmekten takımını kurtaran ve bu yıl tarih yazarak şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam'a bir "helal olsun" demekten acizsiniz. Si...

30 yaş sonrasında yalnızlık

Yalnızlıkta kayboluyorum bazen. Avucumdan kum tanesi gibi akıp giden zamanın peşinden akan gözyaşım da yok. Mâlikanesi ise hiç yok... Ölümle hayatın varolduğunu keşfetmeye yolalmış nefsime, nefes atışlarıma eşlik edecek kadar deli başka bir mahlukat bulamadım henüz. Belki de bu yüzden yalnızlığı seçiyorum. Geceleri aynı televizyon kanallarını seyredip, sonra bilgisayara dönüp, oyun oynayıp, beraber dergi okumayı istediğim herhangi biri yok. Bunları sanırım en iyi kendimle yaşıyorum. Kalabalık bir şehrin kalabalık yollarında vakit öldürüp, kalabalık bir şirketin kalabalık diyaloglarına uyanık hayatımın %80'ini adamışken, geride kalan %20'de kendimle başbaşa vakit geçirmek istiyorum sanırım. Bazen herşeyden uzaklaşıp, çiftliğe gidip, orada atlarla yaşayasım geliyor. Ama, çiftliğe gidip orada 6 saat geçirdikten sonra da atların boku, sivrisinekler, keneler, cırcır böceklerinin hipnotize edici cırcırlamaları ve daha nice yeni sorun da üretebiliyorum kıçımdan. İlişkiler de böyle. B...

Özlemiştim

Özledim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özledim basitçe. Duyguların denizlerinde derinleşmedikçe, En dibinden kumlarını çıkartamıyor insan. Batmalısın ki dibine kadar uzanabilmelisin, Boğulmaktan korkamamalı hatta ölebilmelisin. Karmaşık duygularla değil, Kesin hislerinle anlatmalısın. Aşktan bezdirenleri değil de, Aşka umut verenlere anlatmalısın. Rüyalarında O'nu görmeli, Dualarında düşler kurmalısın. Özlemiştim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özlemiştim basitçe. Oh be!