
Galatasaray'da derin bir "ruh" sorunu var. Takım içerisindeki sinerji, oyuncular arasındaki iletişim, kadro işleyişi kitlenmiş bir noktada.
Sorun da bu yıl boyunca atamadığımız ya da yediğimiz goller değil; Galatasaray'ın ruhundan yoksun sahaya çıkması.
Ama Galatasaray'ı Galatasaray yapan şey; Galatasaray ruhu. Hani Bülent Korkmaz'ı Tony Adams'dan daha iyi bir defans yapan bu ruh. Hakan Şükür'ü Davor Suker'den, Arif Erdem'i Thierry Henry'den daha iyi yapan işte bu ruh.
Bu ruh olmayınca, Tony Adams'ı defans diye getirsen, Thierry Henry'i forvet olarak getirsen bile hiç bir şey değişmez.
Ruh gerek...
Ruhun tek sorumlusu da teknik heyet ve takımın kaptanıdır.
Arda Turan'ı canım kadar seviyorum. Mehmet Topal sakatlamış ya antremanda, gidip Mehmet Topal'a bir tokat atasım var o seviyede seviyorum Arda Turan'ı. Şu dönemlerde evli olsam ve çocuğum olsa adını Arda koyarım. Bu kadar çok seviyorum Arda'yı.
Arda bundan 5 yıl sonra muhteşem bir kaptan olacak. Ama şimdilik sadece bir çocuk. 1987 doğumlu yahu. Meşhur 88 sezonumuzda biz 14 yıl sonrasında şampiyon olurken, Bülent Korkmaz daha toyken Arda Turan daha yeni doğmuştu.
O'nu takımda tutmak, değerini vermek için de kaptanlık mevkisine getirdik. Ama ne yazık ki Arda'ya yapılabilecek en büyük kötülüğü yaptık. Şimdi geri dönsen bu yoldan Arda'ya haksızlık edersin, devam edersen Arda üstündeki bu büyük sorumlulukla Galatasaray'a haksızlık eder. "İki ucu boklu değnek"'in sözlük tanımında Arda Turan'ın kaptanlığını almak vardır.
Bu değneği tutmanın yolu da üçüncü taktik şimdilik. Arda Turan'ın Avrupa'ya gitmesi, ardından "Football Manager" kriterlerine göre "influence"ı en yüksek oyuncuya verilmesi.
Ama şöyle bir çözüm de olabilir...
Galatasaray'da Lucas Neil ikinci kaptan olmalıdır.
Bu kararla ne Arda'ya haksızlık yapmış olursunuz, ne de gerekmeyeni yaparsınız.
Lucas Neil, uzak ara Galatasaray'a Bülent Korkmaz'dan bu yana gelmiş "en" kaptanlık ruhuna sahip adamdır. Muhteşem bir futbolcu, yetenek olarak da Popescu'dan bu yana Galatasaray'da oynamış en iyi defans oyuncusu.
Lucas Neil, tercümanıyla (ki herkes ingilizce konuşuyor artık) bu takıma kendi ruhunu yansıtabilir.
İkinci çözüm önerim teknik heyette...
Bir kaç hafta öncesine kadar Frank Rijkaard'ı delicesine eleştiriyordum. Sorunun Rijkaard olduğunu, bu kadar yanlış taktiklerle sahaya çıkmanın çılgınlığını görüyordum.
Ama sonra şunu öğrendim... Galatasaray'da takımın dizilişini, saha içi taktiklerini, antreman yönetimini... Herşeyi Johan Neeskens yapıyor...
Johan Neeskens'in işine son verilmelidir, ve yerine Tugay Kerimoğlu getirilmelidir.
Frank Rijkaard dünya futbol tarihinin en iyi defansa yönelik orta saha oyuncusu idi. Neeskens de muhteşem bir oyuncuydu. Ancak teknik direktörlük kariyerinde son derece başarısızdı.
Galatasaray bu sezon sonunda; Rijkaard'ın olası Milan ya da Chelsea'ye gitmesi ve yerine Neeskens'in kalması durumunu yaşarsa facia yaşar.
Lakin Neeskens kötü polis rolünde olan, ama Galatasaray'ın da kötü olmasının sebebi olan biridir.
Adnan Polat ve Galatasaray yönetimi, Galatasaray'ın yönetimini eline almalıdır. Galatasaray için şu an dünya üzerinde "Guardiola potansiyeli" sahibi tek oyuncu Tugay Kerimoğlu'dur.
Ucunda Rijkaard'ın istifası olanağı bile olsa, Neeskens'in işine son verilmeli yerine de Tugay Kerimoğlu gelmelidir.
Tugay Kerimoğlu, dünya üzerinde yabancı liglerdeki en başarılı Türk futbolcudur.
39 yaşına kadar oynatılan, zeki, kariyeri parıltılarla dolu; bizim tek "Guardiola potansiyeli"mizdir.
Önerim budur...
Yorumlar