Ana içeriğe atla

Lucas Neil ikinci kaptan olmalı, Johan Neeskens'in işine son verilmelidir


Galatasaray'da derin bir "ruh" sorunu var. Takım içerisindeki sinerji, oyuncular arasındaki iletişim, kadro işleyişi kitlenmiş bir noktada.

Sorun da bu yıl boyunca atamadığımız ya da yediğimiz goller değil; Galatasaray'ın ruhundan yoksun sahaya çıkması.

Ama Galatasaray'ı Galatasaray yapan şey; Galatasaray ruhu. Hani Bülent Korkmaz'ı Tony Adams'dan daha iyi bir defans yapan bu ruh. Hakan Şükür'ü Davor Suker'den, Arif Erdem'i Thierry Henry'den daha iyi yapan işte bu ruh.

Bu ruh olmayınca, Tony Adams'ı defans diye getirsen, Thierry Henry'i forvet olarak getirsen bile hiç bir şey değişmez.

Ruh gerek...

Ruhun tek sorumlusu da teknik heyet ve takımın kaptanıdır.

Arda Turan'ı canım kadar seviyorum. Mehmet Topal sakatlamış ya antremanda, gidip Mehmet Topal'a bir tokat atasım var o seviyede seviyorum Arda Turan'ı. Şu dönemlerde evli olsam ve çocuğum olsa adını Arda koyarım. Bu kadar çok seviyorum Arda'yı.

Arda bundan 5 yıl sonra muhteşem bir kaptan olacak. Ama şimdilik sadece bir çocuk. 1987 doğumlu yahu. Meşhur 88 sezonumuzda biz 14 yıl sonrasında şampiyon olurken, Bülent Korkmaz daha toyken Arda Turan daha yeni doğmuştu.

O'nu takımda tutmak, değerini vermek için de kaptanlık mevkisine getirdik. Ama ne yazık ki Arda'ya yapılabilecek en büyük kötülüğü yaptık. Şimdi geri dönsen bu yoldan Arda'ya haksızlık edersin, devam edersen Arda üstündeki bu büyük sorumlulukla Galatasaray'a haksızlık eder. "İki ucu boklu değnek"'in sözlük tanımında Arda Turan'ın kaptanlığını almak vardır.

Bu değneği tutmanın yolu da üçüncü taktik şimdilik. Arda Turan'ın Avrupa'ya gitmesi, ardından "Football Manager" kriterlerine göre "influence"ı en yüksek oyuncuya verilmesi.

Ama şöyle bir çözüm de olabilir...

Galatasaray'da Lucas Neil ikinci kaptan olmalıdır.

Bu kararla ne Arda'ya haksızlık yapmış olursunuz, ne de gerekmeyeni yaparsınız.

Lucas Neil, uzak ara Galatasaray'a Bülent Korkmaz'dan bu yana gelmiş "en" kaptanlık ruhuna sahip adamdır. Muhteşem bir futbolcu, yetenek olarak da Popescu'dan bu yana Galatasaray'da oynamış en iyi defans oyuncusu.

Lucas Neil, tercümanıyla (ki herkes ingilizce konuşuyor artık) bu takıma kendi ruhunu yansıtabilir.

İkinci çözüm önerim teknik heyette...

Bir kaç hafta öncesine kadar Frank Rijkaard'ı delicesine eleştiriyordum. Sorunun Rijkaard olduğunu, bu kadar yanlış taktiklerle sahaya çıkmanın çılgınlığını görüyordum.

Ama sonra şunu öğrendim... Galatasaray'da takımın dizilişini, saha içi taktiklerini, antreman yönetimini... Herşeyi Johan Neeskens yapıyor...

Johan Neeskens'in işine son verilmelidir, ve yerine Tugay Kerimoğlu getirilmelidir.

Frank Rijkaard dünya futbol tarihinin en iyi defansa yönelik orta saha oyuncusu idi. Neeskens de muhteşem bir oyuncuydu. Ancak teknik direktörlük kariyerinde son derece başarısızdı.

Galatasaray bu sezon sonunda; Rijkaard'ın olası Milan ya da Chelsea'ye gitmesi ve yerine Neeskens'in kalması durumunu yaşarsa facia yaşar.

Lakin Neeskens kötü polis rolünde olan, ama Galatasaray'ın da kötü olmasının sebebi olan biridir.

Adnan Polat ve Galatasaray yönetimi, Galatasaray'ın yönetimini eline almalıdır. Galatasaray için şu an dünya üzerinde "Guardiola potansiyeli" sahibi tek oyuncu Tugay Kerimoğlu'dur.

Ucunda Rijkaard'ın istifası olanağı bile olsa, Neeskens'in işine son verilmeli yerine de Tugay Kerimoğlu gelmelidir.

Tugay Kerimoğlu, dünya üzerinde yabancı liglerdeki en başarılı Türk futbolcudur.

39 yaşına kadar oynatılan, zeki, kariyeri parıltılarla dolu; bizim tek "Guardiola potansiyeli"mizdir.

Önerim budur...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Türk halkı Fenerbahçe'den nefret eder?

Sevgili Fenerliler, Sizinle hiç alıp veremediğim yok. Aranızda yığınla dostum, ağabeyim, çok sevdiğim insanlar da var. Ama Türkiye'deki herkes sizin başarısız olmanızdan neden mutlu oluyor biliyor musunuz? Çünkü siz her hafta şampiyonluğunuzu ilan ediyorsunuz. Rakiplerinizle dalga geçiyor, biri düzgün bir hareket bile yapsa "helal olsun" deme delikanlılığını gösteremiyorsunuz. Galatasaray ve Beşiktaş arasında bir rakabet olsa da, Galatasaraylı taraftarlar Beşiktaş maçına "Çarşı"yı yaşamak için gider. Onlar kazanırsa da "helal olsun" der. Geçen sene Beşiktaş şampiyon oldu. Galatasaraylılar olarak "helal olsun" dedik. Bu yıl Bursaspor kazandı, tekrar "helal olsun" diyoruz. Bunu sadece biz değil, Türkiye'de sizin dışınızda herkes yapıyor. Siz anonsçuyu günah keçisi ilan ederken, geçen sene küme düşmekten takımını kurtaran ve bu yıl tarih yazarak şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam'a bir "helal olsun" demekten acizsiniz. Si...

30 yaş sonrasında yalnızlık

Yalnızlıkta kayboluyorum bazen. Avucumdan kum tanesi gibi akıp giden zamanın peşinden akan gözyaşım da yok. Mâlikanesi ise hiç yok... Ölümle hayatın varolduğunu keşfetmeye yolalmış nefsime, nefes atışlarıma eşlik edecek kadar deli başka bir mahlukat bulamadım henüz. Belki de bu yüzden yalnızlığı seçiyorum. Geceleri aynı televizyon kanallarını seyredip, sonra bilgisayara dönüp, oyun oynayıp, beraber dergi okumayı istediğim herhangi biri yok. Bunları sanırım en iyi kendimle yaşıyorum. Kalabalık bir şehrin kalabalık yollarında vakit öldürüp, kalabalık bir şirketin kalabalık diyaloglarına uyanık hayatımın %80'ini adamışken, geride kalan %20'de kendimle başbaşa vakit geçirmek istiyorum sanırım. Bazen herşeyden uzaklaşıp, çiftliğe gidip, orada atlarla yaşayasım geliyor. Ama, çiftliğe gidip orada 6 saat geçirdikten sonra da atların boku, sivrisinekler, keneler, cırcır böceklerinin hipnotize edici cırcırlamaları ve daha nice yeni sorun da üretebiliyorum kıçımdan. İlişkiler de böyle. B...

Özlemiştim

Özledim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özledim basitçe. Duyguların denizlerinde derinleşmedikçe, En dibinden kumlarını çıkartamıyor insan. Batmalısın ki dibine kadar uzanabilmelisin, Boğulmaktan korkamamalı hatta ölebilmelisin. Karmaşık duygularla değil, Kesin hislerinle anlatmalısın. Aşktan bezdirenleri değil de, Aşka umut verenlere anlatmalısın. Rüyalarında O'nu görmeli, Dualarında düşler kurmalısın. Özlemiştim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özlemiştim basitçe. Oh be!