Ana içeriğe atla

Social Media Effect 101 - Miss Turkey 2010

Sabahleyin dostum ve tam arkamda oturan Sinan Demir'in, "ulan bizim niye miss turkey sayfamız yok" demesiyle başladı herşey.

Başvurular sonrasında yeni sayfa için muallakta kalmış bir şey yapamamıştık, ve Posta gazetesi dahil tüm basın bizim pazar günü seçmelerimiz sonunda çıkan 20 finalistten bahsederken malesef içeriğimiz yoktu.

Huop iş başa düştü. Kalktım yerimden, 2010missturkey.com ve missturkey.ntvmsnbc.com ntvmsnbc'deki miss turkey finalistleri belli oldu haberine yönlendirdik bu siteleri. Ama en önemlisi yok ortada... Foto galeri!

Alel acele foto galeri için fotoğraflar topladım, Ahmet Yeşiltepe ağabeyimin forsu sağolsun. Ntvmsnbc'deki editor arkadaşların da yardımıyla derhal siteye yükledik, ve haber sayfasına koyduk.

Sonra ne mi oldu? Albümü siteye yükleyen arkadaş, yüklediği saniyeden sonra albüm gözüküyor mu diye baktığında albümü 30 kişi izlemişti. O ne lan? 1 saniyede kim geldi de gördü?

Sonra anlaşıldı durum, "Türkiye'nin en güzel kızları" başlıklı kışkırtıcı lafım bayağa ilgi çekti galiba. Şu an saat 22.52, öğle yemeğinden sonra (14.15 suları) galerimiz yarım milyon hiti geçti.

Öğle yemeğinde Sinan ben Ahmet Caliente'de dışarı da mı otursak, yoksa içerde mi otursak diye muallakta kalmasak belki daha bile çok olurdu bu rakkam :)

Ekşi Sözlük, bize gönderilen hitlerde başı çekti. Bir gün içerisinde (Allah rahmet eylesin) günün bir numaralı gündemi Özhan Canaydın başkanımızın vefat haberinden daha fazla yorum aldı bu mecrada.

Social Media 101 işte bu noktadadır. Sosyal medyalarda paylaşımlarda, msnlerde gönderimlerde, e-maillerde bahsedilmelerde, ntvmsnbc'yi ziyaret edenlerin ilgisini çekmede bir ders verdi Miss Turkey 2010.

"İlgi çekmesi" olayını yakalamış, odak konusu olmuş ve bunu değerlendirmiştir.

Bu yüzden çok da başarılı bir iştir.

Kızlarımızın "çok çirkin" olmaları üzerineydi bugünkü diyaloglar.

Hayır anam değiller.

Bugün onlara özel haberler düzenleyebilmemiz için "elit" sorular sorduğum bir kağıt hazırladım. Burada sorularda "ilkokulda sınıfın en güzel kızı mıydınız?" gibi ince sorular bile sordum.

Bu kızlar hakikaten çok çok güzeller.

Cheerleader effect vesilesi mi bilmiyorum, ama hepsini gördüğümde "ne oluyoruz lan?" oldum.

Bugün muhteşem makyajlarla, muhteşem kıyafetlerle pozlar verdiler. Bunlar da ntvmsnbc'de yer alacaklar. Hatta "Türkiyenin en güzel kızlarının seçtiği Dünya'nın ve Türkiye'nin en güzel kadınları" listeleri bile varolacak.

Miss Turkey 2010, sosyal medya'nın "gündem kralı" olarak finallere ilerliyor. Olası yüksek raytingler, yüksek ilgiler bunun çehresi olacaktır.

Social Media Effect 101 budur.

Ekşi sözlük, twitter, facebook; internet aleminin tamamı sizden bahsediyorsa - siz social media effect'i yaratan olursunuz.

Teşekkürler internet.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Türk halkı Fenerbahçe'den nefret eder?

Sevgili Fenerliler, Sizinle hiç alıp veremediğim yok. Aranızda yığınla dostum, ağabeyim, çok sevdiğim insanlar da var. Ama Türkiye'deki herkes sizin başarısız olmanızdan neden mutlu oluyor biliyor musunuz? Çünkü siz her hafta şampiyonluğunuzu ilan ediyorsunuz. Rakiplerinizle dalga geçiyor, biri düzgün bir hareket bile yapsa "helal olsun" deme delikanlılığını gösteremiyorsunuz. Galatasaray ve Beşiktaş arasında bir rakabet olsa da, Galatasaraylı taraftarlar Beşiktaş maçına "Çarşı"yı yaşamak için gider. Onlar kazanırsa da "helal olsun" der. Geçen sene Beşiktaş şampiyon oldu. Galatasaraylılar olarak "helal olsun" dedik. Bu yıl Bursaspor kazandı, tekrar "helal olsun" diyoruz. Bunu sadece biz değil, Türkiye'de sizin dışınızda herkes yapıyor. Siz anonsçuyu günah keçisi ilan ederken, geçen sene küme düşmekten takımını kurtaran ve bu yıl tarih yazarak şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam'a bir "helal olsun" demekten acizsiniz. Si...

30 yaş sonrasında yalnızlık

Yalnızlıkta kayboluyorum bazen. Avucumdan kum tanesi gibi akıp giden zamanın peşinden akan gözyaşım da yok. Mâlikanesi ise hiç yok... Ölümle hayatın varolduğunu keşfetmeye yolalmış nefsime, nefes atışlarıma eşlik edecek kadar deli başka bir mahlukat bulamadım henüz. Belki de bu yüzden yalnızlığı seçiyorum. Geceleri aynı televizyon kanallarını seyredip, sonra bilgisayara dönüp, oyun oynayıp, beraber dergi okumayı istediğim herhangi biri yok. Bunları sanırım en iyi kendimle yaşıyorum. Kalabalık bir şehrin kalabalık yollarında vakit öldürüp, kalabalık bir şirketin kalabalık diyaloglarına uyanık hayatımın %80'ini adamışken, geride kalan %20'de kendimle başbaşa vakit geçirmek istiyorum sanırım. Bazen herşeyden uzaklaşıp, çiftliğe gidip, orada atlarla yaşayasım geliyor. Ama, çiftliğe gidip orada 6 saat geçirdikten sonra da atların boku, sivrisinekler, keneler, cırcır böceklerinin hipnotize edici cırcırlamaları ve daha nice yeni sorun da üretebiliyorum kıçımdan. İlişkiler de böyle. B...

Özlemiştim

Özledim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özledim basitçe. Duyguların denizlerinde derinleşmedikçe, En dibinden kumlarını çıkartamıyor insan. Batmalısın ki dibine kadar uzanabilmelisin, Boğulmaktan korkamamalı hatta ölebilmelisin. Karmaşık duygularla değil, Kesin hislerinle anlatmalısın. Aşktan bezdirenleri değil de, Aşka umut verenlere anlatmalısın. Rüyalarında O'nu görmeli, Dualarında düşler kurmalısın. Özlemiştim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özlemiştim basitçe. Oh be!