Ana içeriğe atla

Şenol Güneş ve Ertuğrul Sağlam gerçeği... Ve biz....

Şenol hoca belki de eskiden çok hata yaptı, ve belki de Beşiktaş kulübü de hayatının en büyük hatasını Ertuğrul'un ayrılmasını kabullenerek yaptı.

İki değişik portre aslında. Ama tek doğru bakış açısı var.

İki adet sadece mesleğini yapmaya çalışan insan.

Her ne kadar hepimiz kendimizi teknik direktör, bıraktım teknik direktörü, hepimiz kendimizi Mourinho sansak da; iki adet teknik direktör var Türkiye'de.

Yılmaz Vural'da belki katılabilir bu kervana.

Teknik Direktörlük dışında bir meslek yapmayan.

Boşta kalınca yorumcu olmayıp da, adam gibi mesleğini yapmaya devam eden.

Bir ağabeyimin lafı vardır. "Bir işi yapabilirsen yap, yapamazsan öğret, öğretemezsen eleştir" diye.

İşte bütün eleştirmenler bu noktada işi yapabilenler değildir diye görüyorum. Hatta iki katman alttadır. Yani biri 1. lig takımıysa, eleştiren 3. ligde bir takımdır diye görüyorum.

Hagi hoca olmadan önce, O'nun iyi bir hoca olamayacağını biliyordum.

Çünkü Hagi futbolu Barcelona'da bıraktıktan sonra, spor yorumcusu olmuştu.

Takiben yapması gereken hocalığı yapamıyordu. Hiç bir zaman da yapamadı ve yapamayacak. En fazla yorumcu olabilir futbol kariyeri sonrasında.

Tugay Kerimoğlu iyi bir hoca olabilir. Gelmiş o yaşına, şanlı bir kariyer, NTV üzerine bodoslama atlar, yıllık hocalıktan alacağı maaşın herhalde 4 katını falan verebilir.

Ama Tugay bunu istemedi. Hocalık yapmam gerekir diyerek, hocalığına devam etti.

Fatih Terim İtalya macerası sonrası romantik bir adam oldu, eski haline keşke geri dönse. Hani insanların önünde ceketlerini kapatacak kadar saygı duyduğu. O zaman belki eski günlerine geri dönebilir. Ama kızları özellikle o'nu insanlaştırdı. Kızları evlenip evini terkettiği gün belki Fatih Terim tekrar efsane olabilir.

Ama hayır üstadlar.

Teknik direktör ve kaptanlar "hayvan" olmalıdır. Delikanlı olmalıdır, duruşları olmalıdır, gerektiğinde ortalığın amına koymalıdır. Bu yüzden Mourinho Dünya'nın en iyi teknik direktörüdür.

Bu yüzden Mourinho tek başına, dünya futbolunun gördüğü en iyi taktisyenini ve belki de dünya futbolunun gördüğü en büyük futbolcusunu çocuk oyuncağı gibi yenebilir.

Bu yüzden Pele ve Maradona aldıkları insan sevgileri sonucunda mütevazi ve şirin olurken; Cruyff dünyanın en iyi hocası olabilmiştir. Onlar da olamamıştır, ve asla olamayacaktır.

Çünkü Cruyff arızadır. Rakibine geçip, tuttuğu takımı dumur eder. Sigarasını bile içer futbolcuyken.

İşte bu yüzden Tugay başarılı olabilir.

Tugay da arızadır, ve başa geçerse Galatasaray'a Şampiyonlar Ligi hedefini yaşatabilecek belki de tek adamdır.

Arda Turan bile bu yüzden iyi bir lider olamadı. Çünkü Arda da insan gibi davranmakta. Üzülüyor insanlar kötü davrandığında, mutlu oluyor insanlar övdüğünde.

Galatasaray Spor Klubü tarihinin gelmiş geçmiş gördüğü en büyük Kaptan Bülent Korkmaz, boş anında "Fener'e hafta sonu ne yapıcaz?" diye sorulduğunda "Amına koyucaz!" diyebilecek seviyede manyak birisidir Galatasaray için. Hayatı boyunca Galatasaray ile tüm anlaşmalarını boş kağıda imza atarak yapmıştır.

Bülent kırık kolla UEFA kupasını kaldırır.

Arda ise sergilemesi gereken performasını sergileyemediği için özür diler taraftarından bir beyefendi gibi.

Yok ama üstadlar.

Galatasaray'a beyefendi değil, hayvan bir adam lazım.

O adamdan en nefret ettiğiniz anlarda; sike sike UEFA'daki bir üst tura taşıyacak şutu delikanlılığıyla atacak adam lazım.

O adamdan en nefret ettiğiniz anlarda; başka bir arızanın yönledirmesiyle tribüne gelip üçlü çektirmesi lazım.

Galatasaray'ın kaptanı şu an Sabri Sarıoğlu olmalıdır.

Arıza, delikanlı, bildiğin deli bir insan olmalı kaptan.

Yoksa Türk insanını, adammış, düzgünmüş, yetenekliymiş kaldırmıyor.

Biz arızayız. Biz deliyiz. Bizim gibi adam ancak bizim takımlarımızda başarılı olabilir.

Şimdi kızabilirsiniz, özür dilerim. "Sabri'yi kaptan mı yapmak istiyorsun dallama?" diyebilirsiniz. Kabul.

Ama ben dallamaysam, Sabri dallamaysa, özür dilerim ama sen de dallamasın. Ve lütfen dallamlığını kabul et. Sadece senin değil, tüm halkımızın.

Dallamaların kralı da kralımız olmalı.

Arda sana fazla... Hagi sana fazla... Rijkaard bile sana fazla...

Çünkü sen adam değilsin, ben adam değilim.

Hepimiz hayvanız.

Başımıza da bir hayvan lazım.

Özür dilerim ama gerçek ve başarı reçetimiz bu.

Yorumlar

Metin dedi ki…
Onur'um guzel yazmissin da, Sabri'den daha hayvan, daha fazla ise yarayan ve daha gaz bir adami kacirmissin kaptan olabilecek: Milan Baroš.

Ayrica vakt-i zamaninda Bulent'in, Tugay'in, Cuneyt'in bulundugu mevkiye Sabri'yi koymak istemem. Sabri yahu! :D

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Türk halkı Fenerbahçe'den nefret eder?

Sevgili Fenerliler, Sizinle hiç alıp veremediğim yok. Aranızda yığınla dostum, ağabeyim, çok sevdiğim insanlar da var. Ama Türkiye'deki herkes sizin başarısız olmanızdan neden mutlu oluyor biliyor musunuz? Çünkü siz her hafta şampiyonluğunuzu ilan ediyorsunuz. Rakiplerinizle dalga geçiyor, biri düzgün bir hareket bile yapsa "helal olsun" deme delikanlılığını gösteremiyorsunuz. Galatasaray ve Beşiktaş arasında bir rakabet olsa da, Galatasaraylı taraftarlar Beşiktaş maçına "Çarşı"yı yaşamak için gider. Onlar kazanırsa da "helal olsun" der. Geçen sene Beşiktaş şampiyon oldu. Galatasaraylılar olarak "helal olsun" dedik. Bu yıl Bursaspor kazandı, tekrar "helal olsun" diyoruz. Bunu sadece biz değil, Türkiye'de sizin dışınızda herkes yapıyor. Siz anonsçuyu günah keçisi ilan ederken, geçen sene küme düşmekten takımını kurtaran ve bu yıl tarih yazarak şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam'a bir "helal olsun" demekten acizsiniz. Si...

30 yaş sonrasında yalnızlık

Yalnızlıkta kayboluyorum bazen. Avucumdan kum tanesi gibi akıp giden zamanın peşinden akan gözyaşım da yok. Mâlikanesi ise hiç yok... Ölümle hayatın varolduğunu keşfetmeye yolalmış nefsime, nefes atışlarıma eşlik edecek kadar deli başka bir mahlukat bulamadım henüz. Belki de bu yüzden yalnızlığı seçiyorum. Geceleri aynı televizyon kanallarını seyredip, sonra bilgisayara dönüp, oyun oynayıp, beraber dergi okumayı istediğim herhangi biri yok. Bunları sanırım en iyi kendimle yaşıyorum. Kalabalık bir şehrin kalabalık yollarında vakit öldürüp, kalabalık bir şirketin kalabalık diyaloglarına uyanık hayatımın %80'ini adamışken, geride kalan %20'de kendimle başbaşa vakit geçirmek istiyorum sanırım. Bazen herşeyden uzaklaşıp, çiftliğe gidip, orada atlarla yaşayasım geliyor. Ama, çiftliğe gidip orada 6 saat geçirdikten sonra da atların boku, sivrisinekler, keneler, cırcır böceklerinin hipnotize edici cırcırlamaları ve daha nice yeni sorun da üretebiliyorum kıçımdan. İlişkiler de böyle. B...

Özlemiştim

Özledim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özledim basitçe. Duyguların denizlerinde derinleşmedikçe, En dibinden kumlarını çıkartamıyor insan. Batmalısın ki dibine kadar uzanabilmelisin, Boğulmaktan korkamamalı hatta ölebilmelisin. Karmaşık duygularla değil, Kesin hislerinle anlatmalısın. Aşktan bezdirenleri değil de, Aşka umut verenlere anlatmalısın. Rüyalarında O'nu görmeli, Dualarında düşler kurmalısın. Özlemiştim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özlemiştim basitçe. Oh be!