Ana içeriğe atla

Curcuna


Şu sıralar çok kullandığım bir o kadar da kıllandığım söz sanırım bu."Curcuna"

Hayat koşuşturması denilen hengamede o kadar hızlı geçmeye başlıyor ki çoğu şey, ve siz zamanın hızına ayak uydurmaya çalışırken o kadar serinkanlı geçiyor ki geçmişe değin anılarınız.

1994 yılında kendi adımda bir mailing list kurup, etrafımda e-mail'i olan insanların hepsine günün sözü, günün şiiri, günün otu boku listesi gönderip duruyordum. 40-45 kişiydi galiba en son, ne kadar kalabalık olmuştu demiştim kendi kendime. 

Mesela şöyle olurdu :

Günün Grafiği


Günün Jazz/Blues Cover'ı


Günün Saygı Duyduğum Abisi
Reddit'in dediğine göre, adam profesörmüş üniversitede, hiç de odasında bulunmazmış; odasının kapısına odanın içindeymiş gibi posterini asmış. 


Günün Tweeti
@unalbasgan

Günün Videosu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

30 yaş sonrasında yalnızlık

Yalnızlıkta kayboluyorum bazen. Avucumdan kum tanesi gibi akıp giden zamanın peşinden akan gözyaşım da yok. Mâlikanesi ise hiç yok... Ölümle hayatın varolduğunu keşfetmeye yolalmış nefsime, nefes atışlarıma eşlik edecek kadar deli başka bir mahlukat bulamadım henüz. Belki de bu yüzden yalnızlığı seçiyorum. Geceleri aynı televizyon kanallarını seyredip, sonra bilgisayara dönüp, oyun oynayıp, beraber dergi okumayı istediğim herhangi biri yok. Bunları sanırım en iyi kendimle yaşıyorum. Kalabalık bir şehrin kalabalık yollarında vakit öldürüp, kalabalık bir şirketin kalabalık diyaloglarına uyanık hayatımın %80'ini adamışken, geride kalan %20'de kendimle başbaşa vakit geçirmek istiyorum sanırım. Bazen herşeyden uzaklaşıp, çiftliğe gidip, orada atlarla yaşayasım geliyor. Ama, çiftliğe gidip orada 6 saat geçirdikten sonra da atların boku, sivrisinekler, keneler, cırcır böceklerinin hipnotize edici cırcırlamaları ve daha nice yeni sorun da üretebiliyorum kıçımdan. İlişkiler de böyle. B

Özlemiştim

Özledim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özledim basitçe. Duyguların denizlerinde derinleşmedikçe, En dibinden kumlarını çıkartamıyor insan. Batmalısın ki dibine kadar uzanabilmelisin, Boğulmaktan korkamamalı hatta ölebilmelisin. Karmaşık duygularla değil, Kesin hislerinle anlatmalısın. Aşktan bezdirenleri değil de, Aşka umut verenlere anlatmalısın. Rüyalarında O'nu görmeli, Dualarında düşler kurmalısın. Özlemiştim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özlemiştim basitçe. Oh be!

Sana bir iyi bir de kötü haberim var...

Sana bir iyi bir de kötü haberim var... İyisi şu an çok güzelsin. Kötüsü bir gün çok çirkin olacaksın. Sana bir iyi bir de kötü haberim var... İyisi şu an zırdelisin. Kötüsü bir gün çok akıllı olacaksın. Sana bir iyi bir de kötü haberim var... İyisi şu an çok zekisin. Kötüsü bir gün çok salak olacaksın. Sana bir iyi bir de kötü haberim var... İyisi şu an özgürsün. Yarın bir gün çok hapis kalacaksın. Sana bir iyi bir de kötü haberim var... İyisi şu an yaganesin. Kötüsü bir gün sıradan olacaksın. Kendime bir iyi bir de kötü haberim var... İyisi yakında unutacağım seni. Kötüsü an itibariyle seviyorum seni.