Ana içeriğe atla

30 yaş sonrasında yalnızlık


Yalnızlıkta kayboluyorum bazen.

Avucumdan kum tanesi gibi akıp giden zamanın peşinden akan gözyaşım da yok. Mâlikanesi ise hiç yok...

Ölümle hayatın varolduğunu keşfetmeye yolalmış nefsime, nefes atışlarıma eşlik edecek kadar deli başka bir mahlukat bulamadım henüz.

Belki de bu yüzden yalnızlığı seçiyorum.

Geceleri aynı televizyon kanallarını seyredip, sonra bilgisayara dönüp, oyun oynayıp, beraber dergi okumayı istediğim herhangi biri yok. Bunları sanırım en iyi kendimle yaşıyorum.

Kalabalık bir şehrin kalabalık yollarında vakit öldürüp, kalabalık bir şirketin kalabalık diyaloglarına uyanık hayatımın %80'ini adamışken, geride kalan %20'de kendimle başbaşa vakit geçirmek istiyorum sanırım.

Bazen herşeyden uzaklaşıp, çiftliğe gidip, orada atlarla yaşayasım geliyor. Ama, çiftliğe gidip orada 6 saat geçirdikten sonra da atların boku, sivrisinekler, keneler, cırcır böceklerinin hipnotize edici cırcırlamaları ve daha nice yeni sorun da üretebiliyorum kıçımdan.

İlişkiler de böyle. Bir kişiye ait olduğum ilişkileri 6 saat yaşamam yetiyor. O 6 saati yaşadıktan sonra da o ilişkiden ayrılmaya çalışıyorum. Diğer insanlar da böyle belki. Açık sözlü insanlar 3 aya kadar ayrılabiliyorlar. Utangaçlar 1 yıla kadar beraber olup, çok utangaçlar da bir ömür boyu ayrılmadan tüm eziyetleriyle bir kişiye ait olmayı yaşayabiliyorlar.

Sadece kendimiz kendimize karşı mallık yaptığında maksimum anlayış gösterebiliyoruz. Kendine anlayış göstermeyenler de intihar etmeyi tercih ediyorlar. Başka biri kendimiz kadar bize mallık etse (şişman etse, sigaraya başlatsa, hiç istemediğin ilişkileri yaşatsa, salak kararlar verdirse, pişman olduğun şapşallıklar yaptırsa) o kişiyi boşver hayatımızdan çıkarmayı, tahminen tekme tokat dalardık.

Yalnızlığı da severek seçmiyoruz aslında. Yalnız doğup, yalnız ölüyoruz yaşamda. Tanrısı olduğumuz bedenimizi de çok tanrılı bir din olarak çok da kolay görmüyoruz.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Çok güzel bir blogunuz var.Dell laptop tamircileri olarak paylaşımlarınızı çok beğeniyoruz.
Adsız dedi ki…
Paylaşımlarınız ilgi çekici artık bloğunuzu sıklıkla takip ediyoruz. Galvaniz çöp konteyneri olarak paylaşımlarınızın devamını dileriz.
Adsız dedi ki…
"Başka biri kendimiz kadar bize mallık etse (şişman etse, sigaraya başlatsa, hiç istemediğin ilişkileri yaşatsa, salak kararlar verdirse, pişman olduğun şapşallıklar yaptırsa) o kişiyi boşver hayatımızdan çıkarmayı, tahminen tekme tokat dalardık." zaten bildiğimizin farklı ifade edilip şak diye suratımıza çarpması, böyle bir şey olsa gerek. Kalemine sağlık.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Türk halkı Fenerbahçe'den nefret eder?

Sevgili Fenerliler, Sizinle hiç alıp veremediğim yok. Aranızda yığınla dostum, ağabeyim, çok sevdiğim insanlar da var. Ama Türkiye'deki herkes sizin başarısız olmanızdan neden mutlu oluyor biliyor musunuz? Çünkü siz her hafta şampiyonluğunuzu ilan ediyorsunuz. Rakiplerinizle dalga geçiyor, biri düzgün bir hareket bile yapsa "helal olsun" deme delikanlılığını gösteremiyorsunuz. Galatasaray ve Beşiktaş arasında bir rakabet olsa da, Galatasaraylı taraftarlar Beşiktaş maçına "Çarşı"yı yaşamak için gider. Onlar kazanırsa da "helal olsun" der. Geçen sene Beşiktaş şampiyon oldu. Galatasaraylılar olarak "helal olsun" dedik. Bu yıl Bursaspor kazandı, tekrar "helal olsun" diyoruz. Bunu sadece biz değil, Türkiye'de sizin dışınızda herkes yapıyor. Siz anonsçuyu günah keçisi ilan ederken, geçen sene küme düşmekten takımını kurtaran ve bu yıl tarih yazarak şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam'a bir "helal olsun" demekten acizsiniz. Si...

Şenol Güneş ve Ertuğrul Sağlam gerçeği... Ve biz....

Şenol hoca belki de eskiden çok hata yaptı, ve belki de Beşiktaş kulübü de hayatının en büyük hatasını Ertuğrul'un ayrılmasını kabullenerek yaptı. İki değişik portre aslında. Ama tek doğru bakış açısı var. İki adet sadece mesleğini yapmaya çalışan insan. Her ne kadar hepimiz kendimizi teknik direktör, bıraktım teknik direktörü, hepimiz kendimizi Mourinho sansak da; iki adet teknik direktör var Türkiye'de. Yılmaz Vural'da belki katılabilir bu kervana. Teknik Direktörlük dışında bir meslek yapmayan. Boşta kalınca yorumcu olmayıp da, adam gibi mesleğini yapmaya devam eden. Bir ağabeyimin lafı vardır. "Bir işi yapabilirsen yap, yapamazsan öğret, öğretemezsen eleştir" diye. İşte bütün eleştirmenler bu noktada işi yapabilenler değildir diye görüyorum. Hatta iki katman alttadır. Yani biri 1. lig takımıysa, eleştiren 3. ligde bir takımdır diye görüyorum. Hagi hoca olmadan önce, O'nun iyi bir hoca olamayacağını biliyordum. Çünkü Hagi futbolu Barcelona'da bıraktıkta...