Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Optimum Alışveriş Merkezi

Evimin neredeyse önüne Mediamarkt açıldı diye bir uğrayayım dedim. Muhteşem bir soygun planı Optimum. Mediamarkt'ı en üst kata yemeklerin ardına koymuşlar. Mediamarkt'a giderken çıktığınız 3-4 katta illaki Beymen'den 20 milyona kravat, 200 milyona Damat'dan şık bir takım elbise, Koton'dan gene 20 milyona pantalon, Hotiç'in 140 milyon liralık ayakkabılarını 40 milyona falan alabiliyorsunuz. Vakko Outlet'de 50 milyona pantalon vardı şaştım kaldım baktım. Yemek katında karides güveç bile veriyor fast food'da. Mediamarkt'dan da 20 milyona ısıtıcı; 75 milyona fmli, video oynatıcılı, mp3 player; 2-3 milyona televizyon kablosu (neden aldığımı bilmiyorum içime öyle esti aldım) ve gene 20 milyona gürültü kesici kulaklık alabiliyorsunuz Philips'in. Daha bir sürü şeyler aldım içimdeki kapitalizme tapan mallığı tutamayıp. İçerisinde göt kadar biz buz pisti, bir de bunun yanı sıra sanırım İstanbul'un Anadolu yakasındaki insanlarının tamamı var. Ön kapıdan

Aşk bakışması

Dünyanın neresinde olursanız olun, istediğiniz sosyo-ekonomik (hep bu lafı kullanmak istemişimdir bir de konjonktürü bir yerde kullanırsam hayatım boyunca kullanmak istediğim lafları kullanmış olurum) ya da ülkeler istediği konjonktür (bingo!) durumunda olsun; sevgililerin birbirlerine hayatlarında nadiren yaptıkları bir aşk bakışması vardır. Bu sokakta olabilir, otobüste olabilir, evde sevişmeden sonra olabilir hatta bir futbol maçında takımınız gol attıktan sonra bile olabilir. Aşk bakışması sevgililerin birbirlerine çok ciddi bir suratla bakıp "Seni seviyorum ulan!" lafını gözleriyle söylemesidir. Tartışılan çok ciddi bir konudur. "Ya beni hep seversin, ya da siktirolur gidersin" bakışıdır bu. Konuşulan konu da buna yakındır. İşte bu aşk bakışmasını yaşayan her çift büyük bir ihtimal evlenecektir, ya da çok uzun süre beraber olacaklardır. Bugün minibüsle işe giderken böyle bir çift gördüm. Yıldız'da tüm Dünya'ya aldırmadan birbirlerine sertçe baktılar. Ci

Yine ben benimle başbaşa

Geçip gittin hayatımdan, Geçtim gittim hayatından. Ne sen beni bildin, Ne de ben seni. Ne ben beni bildim, Ne de sen seni! Hoşçakal sana, Merhaba bana. Kendimi buldum sandım, Yanılmışım... Hep yalnızmışım... Yine ben benimle başbaşa...

Fransa Başkonsolosu Alex Du Pain ile bir akşam yemeği

Yorgun ve uzun geçen bir günün bir akşam üstüydü. Türkiye'deki Fransa Başkonsolosu Alex Du Pain'in evinde akşam yemeğine oturmuş "Ne arıyorum ulan burda?" diye salonda gözlerimi açmış düşünüyordum. Az sonra içeri Alex Du Pain üzerine ipek robdöşambrını giymiş elinde viskisiyle girdi. "Bakın Alex bey ben jigolo değilim ve sizi sikmeyeceğim." dedim. "Quoi?" diye yanıt verdi. Düşündüm ki Türkçe bilmiyordu."Je ne suis pas un jigolo et je ne vais pas vous niquer." diye Fransızcasını söyledim. "Ah mon cherie, tabiğki tüğkçe biliyoğum." deyince Türkçe bildiğini anladım. Hemen kendisini düzelttim, Tüğkçe'nin başındaki t harfi büyük yazılır dedim. "Nasıl yağni nasıl yazdığımı neğden biliyoğsunuz" diye yanıt verdi. Keskin ve net bir sesle yanıtladım : "Bambaşka bir alaca karanlık kuşağındayız!" "Topu topu bir vize başvurusu yaptım, siz akşamı bekle dediniz ve beni evinize getirerek yemeğe davet ettiniz ama biz

Numaranız aynı şebekeniz farklı mı ? Allah bin belanızı versin!

Bakın sevgili salak insanlar, tarifesi daha iyi diye siz başka bir yere gidebilirsiniz ve bunu kabul ediyorum. Ama tarifenizi değiştirdiğinizi tüm arkadaşlarınıza bildirmediyseniz Allah bin türlü belanızı versin! Cuma akşamı aldığım 250 kontürüm, cuma gecesi konuştuğum eski arkadaşım, eski facebook arkadaşım ve msn'den blocklayarak hatlı hesaplı kız arkadaşına "sevgilin vodafone olmuş turkcell değil!" diye mesaj attıktan sonra bitince şu düşüncelere kapıldım. Lan siz manyak mısınız ? Madem değiştirdin operatörünü adama söyle lan ! Adam da seni X Vodafone diye kayıt etsin! Akşam o eski arkadaşın Lincoln'den Arda'sına geyiğini dinledim, Tayyip'den Obama'ya siyaset geyiğini dinledim, kız arkadaşından Adriana Lima'ya geyiğini dinledim. Ama göt oğlanı bana "Hattım artık Vodafone, 0532 olduğuna bakma sen" lafını söyleme cürret etmedi. Bakın Facebook'daki tüm arkadaş milleti! Eğer ki hattınızı değiştirip yeni operatörünüzün kim olduğunuzu söylem

Yaşlı Hamile Bir Kadının Körüklü Otobüste Ebesi Olmak

Her birine bayramda "bayramınız zehir zıkkım olsun" diye bağıracağım apartmandaki diğer 25 komşumun hiçbiri internetini açmadığı için (aralarında uydu netli şerefsizler de var. Ulan 10 megabit bağlantın var sınırsız, youporn'un porno arşivini mi indiriyorsun!?) ve bunun yanı sıra evimin önünde yeni açılan Starbucks'ın cimrilikten internet daha kurmadığı (Biz hizmette en iyiyizmiş, siktir lan amına kodumun kahvehanesi) için internete bağlanamadım. Benim internetimin olmaması ayrı konu, herkese (kablonet, uydunet, ttnet ne kadar siktirimnet varsa) gelin bağlayın diye kontak kurdum daha arayan çıkmadı. Boş işler genel müdürlüğünde bize gelen görev doğrultusunda, şirkette bir iş vardı ama aslında evden internete bağlanıp yapabilirdik. Şerefsiz komşularım, netçioğulları ve starbucks yüzünden de internete bağlanamadım. Bu dellenmemin sonucunda yerim böyle aşkın ızdırabını diyerek aldım elime akbilimi, giyindim çıktım sabahın 9'unda dışarı. 9'u 5 geçe körüklü 4. leve

Ütü yapmak

Erkeklerin niye evlendiğini sonunda anladım. Çünkü ütü yapamıyoruz! Yeryüzünün neresinde ütü yapmayı bilen bir erkek varsa, işte orada gaylerin evlenmesi için masaya yumruğunu vurarak "evet" diye haykıran biri vardır. İddia ediyorum ütü aletini ve ütü masasını bekar bir erkek keşfetmiştir. Hatta ve hatta press ütüyü keşfeden adamın annesi büyük ihtimal genç yaşlarında ölmüş, ve hayatı boyunca hiç kimse o adamın ütüsünü yapmamıştır. Yahu kadın milleti! Büyücü müsünüz hepiniz? Bir adet pantalonu ütülemek yarım saatini alır mı ulan ? Gider yeni bir pantalon alırsın o eziyeti çekmemek için. Ve sonuç ne ? Doğru düzgün ütülenememiş bir pantalon! Gömlek konusuna hiç girmiyorum! Girişimciler için söylüyorum. Ne zaman fabrikalarda olduğu gibi, bir tarafından soktuğunuzda öbür tarafından ütülenmiş olarak bir kıyafeti çıkartırsınız; o gün Bill Gates gelir sizin taşaklarınızı yalar. Hele hele bir de; ütü yapabilmenin üstüne siz eğer leğende bir elbiseyi yıkayabiliyorsanız benim için size

Alfred'den Batman'e İstifa Mektubu

Piç Bruce, senin bebekliğinden günümüze dek uzanan köle-sahip ilişkimizi ne yazık ki sonlandırmak zorundayım. Aslında göt kadar aklım olsaydı, Joe Chill ananı babanı geberttikten sonra; kıçına tekmeyi koyup denize atar öldürürdüm seni. Akraban falan da yok, evini bir güzel soyar şu anda karayiplerde taşaklarımı üstsüz kadınlara üfleterek serinlettiriyor olurdum. Gelmişim 75 yaşıma, kıçımın kılları ağrımış hala peşinden bokunu topluyorum. Sen şehrine adalet getirene kadar, benim SSK primlerimi yatırsaydın be şerefsiz! Bu yaşta adamı çalıştırmaya utanmıyor musun be amına koduğum? Senin elindeki parayı yönetme yeteneğini de sikeyim. Hayatın boyunca daha bela, sorun ve illetle yaşayan bir şehir gördün mü ulan? Mal mısın hala Gotham da Gotham? Götüne Gotham girsin senin. Neymiş yarasalardan korkuyormuşsun da, korkunla yüzleşmişsin de, zenginmişsin de halka yardım etmek istiyormuşsun. Hay ben senin yalanını sikeyim pelerinine attırdığımın yarasası. Asıl kahraman benim ulan. Götün yiyorsa sen

Sevgiliden Beklentiler

"Sevgiliden Beklentiler 1) Yanımda olsun 2) Güzel olsun 3) Uykusuz ve Penguen okusun 4) Kalçası da güzel olsun 5) Sigarama ve içkime karışmasın 6) Memeleri de güzel olsun 7) Çok konuşmasın bakışarak anlaşabilsin 8) Giyimi de güzel olsun 9) Çiğ köfte ve sigara böreği yapabilsin 10) Yatakta da iyi olsun" şeklinde Dünya ve Türk erkeklerini ulaşamayacakları emellere heveslendirmekten dolayı, Birleşmiş Milletler Ceza Hukuku'nun 1469/6 ve 9456/2 kanunlarında belirtilen suçların işlenildiğine mahkeme heyetince karar vermiş olup; ceza olarak şahsınızın eşek sudan gelinceye kadar odunla dövülmesine, eşek döndükten sonra da eşek susayıncaya dek eşek tarafından sikilmenize karar verilmiştir. Orta Asya Birleşmiş Milletler Mahkemesi

Örümcek Adam'dan New York Belediye Başkanına Mektup

Lan amına kodumun belediye başkanı! Yıllardır milletin götünü topladık, belediyenin zittirilmilyon dolarlık binalarının yıkılmasını önledik, senin polisinin, ordunun ve şehrin ağır abilerinin yapamadığı yapıp bu şehirde yaşayan herkesin hayatını bir sürü kollu ahtapot dallamasından tut, cinim diye ordan buraya uçuşan dalyarağına, kertenkele denilen hıyardan tut, kumdan adamına korudum. İnsaf ulan, topu topu elim bir yere yapışıyo, bir de ağ atıyorum. Örümcek Adam olduğum günden bu yana otuz bir çekemedim ulan! Niye Mary Jane diye sabahtan akşama inliyorum sanıyorsun? Patrona da ne yapsam yaranamıyorum. Boktan bir dairede fotoğrafçılıkla götümü kurtarmaya çalışıyorum. Sikerim ben böyle düzenin eniştesini! Yarından tezi yok bu düzen değişir belediye başkanı! Bundan böyle metro ve gökdelen ihalelerini yeni kurduğum Örümcekadamoğulları Limited'e tek davetiyeli ihale ile vereceksin, yoksa göt deliğini örümcek ağıyla doldururum bir daha doğru düzgün sıçamazsın. Mary Jane'i de basıyor

Umut Sarıkaya'dan "Değişim" ilk paragraf

"Yoldan geçenleri izlerken "ne çok insan var" diye düşündüm. Hepimiz bi yerlere gidiyoruz, birileriyle konuşuyoruz, çalışıyoruz, dinleniyoruz. Ne kadar çoğuz. Hepimiz ne kadar çok kendimizi önemsiyoruz. Hayallerimiz var. Çok azımız uyguluyor hayallerini. Uğraşıyoruz yine de. Belli bir yaşa kadar bişey olmaya çalışıyoruz. Olamayanlarımız çocuk yapıyor, kendi olamadıklarını onlar olsun istiyor. Kafamızdaki olmak istediğimiz insan da farklı farklı. Genelde çok zengin olmak istiyoruz. Sıradan olmayı hazmedemiyor yine birçoğumuz. Özel olmalıyız, en azından bir kişi için. Kafasında olmak istediği kişiyi olamamış biri olarak, başka bir olamamış ile ilişkiye giriyoruz. İki sıradan insan birbirini ne kadar özel biri olduğunu hatırlatıp duruyor. Aralarında biri hatırlatmayınca ilişkiyi kesip, başka sıradana hatırlatması için arayışa giriyor. Uzun süre hatırlatanlar belli bi zaman sonra sıkılıp evleniyor, baktılar ikisi de birbirlerine bunu hatırlatmaktan sıkılmış çocuk yapıp onu d