Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Galatasaray'ın bu futbolunu izlemek

Galatasaray'ın bu futbolunu izlemek nasıl bilir misiniz ? Farzedelim Angelina Jolie ve Brad Pitt'in en iyi performanslarını sergilediği bir seks kasedi olsaydı; işte bu Galatasaray'ın şu an oynadığı futbolu izlemekten aldığım zevki tanımlayabilirdi. Dünya üzerindeki en fakir bir milyon insanı bulup, yan yana getirip hepsinin sıçtığı boku altına çevirip onlara vermektir Galatasaray'ın şu an oynadığı futbolu izlemek. Kanserin çözümünün bulunması anında kanser hastalarının hissettiğidir Galatasaray'ın şu an oynadığı futbolu izlemek. Sokakların en sessiz halinde Guns N Roses'ın tekrar birleşerek (Izzy dahil) sokaklarda kasım aylarında "November Rain" 'i söylemesidir Galatasaray'ın şu an oynadığı futbolu izlemek. Victoria's Secret modellerinin hepsiyle sevişmektir aynı anda Galatasaray'ın şu an oynadığı futbolu izlemek. Orgazm üzerine orgazm, onun da üstüne bir daha orgazmdır Galatasaray'ın şu an oynadığı futbolu izlemek. Teşekkürler Gal

Hazreti Melih Gökçek

Hayatım boyunca kendime bir idol, bir kahraman, bir muhteşem insan aradım durdum ama başarılı olamadım. Batman uçmuyordu. Süpermen ve Örümcek Adam zengin değildi. Wolverine'in bile salakça bir sakalı vardı. Ama muhteşem adamı, hatta kusursuz adamı beni çocukluğuma, hatta anaokulu günlerime gönderen ulu önderim Melih Gökçek'de buldum. Anaokulu günlerimden bu yana ilk defa olgun bir insan kendisine "Beyefendi şunları bunları yaptınız" diyen Dalai Lama kılıklı adama karşı kulaklarını baş parmaklarıyla kapatıp "Tadadada dada!" diyip dilini çıkartabildi. Ertesi gün çekinmedi üzerinde o adamın ve başka kurumların isimlerini yazan balonları basın önünde bir bir iğneyle patlattı. Bu benim düşünü kurduğum ama yapamadığım, hayalleri hala ölünce gideceğim cennetin bir köşesini süsleyen fantezilerdi. Ama bu muhteşem adam bunları yaptı. Melih Gökçek yarın "Mislam" diye bir din kursun o "Mislam" denilen dinin ilk kulu olurum. Melih Gökçek bana "Bi

Bu yıl niye dert ettiğimi asla anlamadığım 10 şey

1) Var mısın yok musun yarışmasındaki yarışmacıların kazandığı para. 2) Almanya'daki geberip gebermeyeceği belli olmayan yavru kutup ayısı. 3) Amy Winehouse'a ne olacağı. 4) Yaradanın eşekler için de bir cennet yaratıp yaratmadığı. 5) Bülent Ersoy'un evlilikleri. 6) Melih Gökçek. 7) How I Met Your Mother'da Barney'nin Robin'e aşkı. 8) Madagascar çizgi filminin reklamı diye dağıtılan poker kağıtlarının çocukların büyüyünce kumarbaz olmasına etkisi. 9) Kadınların osurup osurmadığı. 10) Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar.

Bu yıl niye dansettiğimi asla anlamadığım 10 şarkı

1) Sezen Aksu - İzmir'in kızları (döndüm ve izmirli oldum) 2) Alex - Depresif Polyanna (şarkı isminden belli) 3) Murat Dalkılıç - Kasaba (ne ateş olur ne soba?!?) 4) Yasemin Kumral - Bim Bam Bom (gayliğin üst noktası) 5) Rihanna - Umbrella (ela ela ela) 6) Shantel - Disco Boy (dibidibidey diboboboboy I wanna be a disco boy) 7) Demet Akalın - Bebek (bi de miami yapalım hohoyt) 8) Bengü - Gezegen (gezegendeki son gemiye binip çek git luke skywalker) 9) Rafet El Roman - Aşk-ı Virane (iki erkeğin aşk düeti) 10) Sıla - ...Dan sonra (götüne güvenen şöyle gelsin?!?)

Süpermen, Betmen, Örümcek Adam ve Ben

Kurban bayramında ciğerimi içki endüstrisine kurban verdikten sonra, pazar gününü biraz daha sakin geçirmeye karar verdim. En başta sabahleyin kiliseye giderek şehirdeki tüm yalnız turist ve bekareti fazla önemsemeyen kadınların telefonlarını "senin için din değiştirmeyi düşünürüm biliyor musun?" diyerek aldım. Sonrasında da "Mal mıyım ben hatunların telefonları bende durursa ne yapıcam?" diyerek telefonlarını iade edip telefon numaralarını aldım. Şimdi düşünüyorum da keşke ben de kalsaydı o telefonlar. Sokakta paraya bozdurup o parayı görevini sadık bir şekilde yapan Dünya'nın en eski mesleğini yapan muhteşem kadınlara verebilirdim. Ancak bunun yerine o küçük mumlardan satın alıp, kiliseye de üç beş kuruş katkıda bulunup mumları Meryem Ana heykelinin önündeki adak yerine diktim. Hayatta bazen önemli maceralar yaşarsınız ve bu maceralarda hedefiniz bellidir. Everest' in tepesine Galatasaray bayrağı asmak, Boğaziçi Köprüsü'nden Boğaz'a işemek, 23 katl

Lincoln ve Baros

Hagi'den bu yana ilk defa Galatasaray'a güveniyorum. Lincoln ve Baros'un oynadığı futbolu mantıklı bir insanın herhangi bir kelimesi tanımlayamaz. Bu takım şu anki haliyle Saracoğlu'nda UEFA'yı kazanır. Kimse ama kimse bizi yenemez buna eminim. Lincoln hayatının en iyi futbolunu oynuyor. Ronaldinho gibi neredeyse. Baros hayatının en iyi futbolunu oynuyor. Eski Ronaldo gibi neredeyse. Bir Galatasaraylı olarak şu takımı izlemek Dünya üzerinde çekilmiş en iyi porno filmini izlemekten çok daha zevkli. Bu ne be ? Sağolun be aslanlar ! Sağolun !

Sevilmemek

Ne kadar zor değil mi bunu duyması ? Sevilmemek. Kendinize tekrarlayın şu lafı... "Sevilmemek..." Sevilmemeniz... Belki bir arkadaşınızdır, belki bir aile bireyinizdir, belki sevgilinizdir; hatta belki de işinizden biridir. Siz onları bir insan olarak seversiniz. Onlar ne isterse yapmayı gözü kapalı olarak kabul edebilirsiniz. Onlar hakkında belki de tek bir kötü kelime bile söylemeyebilirsiniz arkalarından. Onlar biriyle mutlu olsun diye çöpçatanlık bile yapmaya çalışırsınız belki de kendinize bile hayrınız yok iken. Ama belki de değeri yoktur. Çünkü o kişi sizin O'nu sevdiğiniz kadar sevmiyordur. Belki de hiç sevmiyordur. Yaptığınız hiç bir şeyin de hiç bir anlamı yoktur. Biraz gönül kırıcıdır ama hayata değin öğretir. 4s kuralı hakimdir belki. Kimbilir... Buruk bir hikaye sundum bugün. Buruğum çünkü bugün. Özürlerimi sunarım... Sağlıcakla kalın...

Kadınların geçmişlerini yargılamak

Bugün ofiste gerçi ben biraz sarhoşken garip bir tartışma yaşadım (Önceki akşamdan kalma. Bir de bu sabahtan. Bir de bugün ofisteyken... Neyse, evet alkoliğim!) Ofisten arkadaşım Tolga dün akşam muhteşem bir kızla tanıştığını ve O'nu evine bıraktığını söyledi. Ama tüm arkadaşlarının O'nunla ilişki yaşaması Tolga için itici bir etkendi ve ben bunu hala kabul edemiyorum. Kadınlar geçmişlerinde istediklerini yaşayabilirler. Bir ilişkide de önemli olan geçmişte ne olduğu değil, gelecekte ne olacağıdır. O kızın gözlerinin içine bakarak çok güzel bir ilişkiyi görebiliyorsanız O kız istediğini yaşamış olabilir. Aynı anda bir kaç erkekle bile olsa. Çünkü erkekler yalan söylemeyin... Olur da aynı anda iki kızla ilişki yaşayabilme olanağınız varsa yaşarsınız. Hiç biriniz ama hiç biriniz buna hayır demez. Hatta daha yeni evlenmiş balayından dönenleriniz bile. (Pardon sırrınızı açıkladım :) ups) Kadınların bir et parçası olarak görülmesi çok ama çok yalnıştır. Çünkü iki adet göğüsü de men

Eski ilişkileri unutmak

Her yeni ilişkide saçma ama kıskançça sevdiğiniz insanın eski sevgililerine değin tüm anılarının silinmesini isteriz çoğumuz. Kimi zaman bu eski anılar fotoğraflardır, kimi zaman hediye edilmiş bir t-shirt ya da kazaktır, ve kimi zamanda bir tatil anısıdır. (hani şu ters çevirdiğinizde karlar yağan şehir mekanları şeylerinden) Ama biliyor musunuz ? Bu yanlış. Eski ilişkileriniz ne kadar kötü bitmiş olursa olsun ya da yeni sevgiliniz ne kadar kıskanç olursa olsun geçmişinizi unutmamalısınız. Çünkü yeni sevgilinize karşı davranışınız eski sevgililerinizin size davranış şekliyle şekillenmişdir. Önceki kız arkadaşınız eski erkek arkadaşıyla hala arkadaşken sizi terkedip eski sevgilisine mi döndü? Bir daha asla ve asla kız arkadaşlarınızın eski erkek arkadaşlarıyla hiç bir şekilde kontak kurmasına izin vermezsiniz. Önceki kız arkadaşınız sizi ay dönümlerini, yıl dönümlerini ve doğum günülerini unuttunuz diye sizi terk mi etti? Bir daha asla ve asla kız arkadaşınızla ay dönümlerinizi, yıl dö

Yeniçeri

Bir dizi ya da film tretmanımsı bir şeyim vardı. Okuyup yorumlayabilirseniz minnettar kalırım. Yeniçeri 1. Sezon 1 - 13 bölüm 1370 ilkbaharında; Karadeniz'in Bolu kırları küçük bir çocuğun neredeyse boyuna eşittir. 7 yaşındaki Hasan kırlar arasında Ayşe ile beraber koşturmaktadır. Bu koşuşturma sırasında da kolları kırları okşarken, parmakları birbirlerine yakın geçer. Bu sırada köyde Hasan'ın annesi Hasan'ın babasıyla tartışmaktadır. Hasan'ı yeniçeri yapabilirlerse fakir yaşamlarının sona ereceğini, çocuklarının yeniçerilik zenginliğiyle onlara da bakacağını söyler. Baba en başta bunu istemese de; sonunda o da razı olur. Turnacıbaşı ağası şehirdedir ve yeniçeri olacak çocukları aramaktadır. Bu dönemde aslında durum biraz daha farklıdır. Tarihte de gerçekten; gayrımüslim aileler çocuklarını yeniçeri yapabilmek için kapıkulu ağalarına rüşvet verirlerdi. Şehirde anneler, babalar Turnacıbaşı ağasına küçük altın torbaları vermektedirler. Hasan'ın da annesi aynısını yapa

Kurbanlık koyunun laneti

Yıllardır devam eden bir gelenek vardı. Koyunlar toplanıp, genelde otoban ve körüklü otobüslerin geçtikleri yol güzergahlarında "Kurbanlık koyun bulunur" yazılı pankartların arkasında yalnız ama aziz bir şekilde bulunurlardı. Her ne kadar onlara bakan ve alan insanlara "meeeeeee" deseler de içlerinden "ibneeeeeeeee" diye bir ses çıkardı. Hazreti İbrahim'in oğlunun kellesini kesme psikopatlığından binlerce yıl geçmiş (ulan baban senin kelleni kesmek istiyor yeni bir tanrı için, büyüdün diyelim. Elinde bir bıçak var ve senin kelleni "Buyrun yahve" diyen bir adamla karşı karşıyasın, ne yaparsın? (o dönemde Allah'ın adı Allah değil Yahve idi hatta Yahudiler "tetragamon" diyorlardı (söylenemeyen dört harf) ne çok iç parantez girdim ulan. )))) (Bir tane parantez fazla oldu galiba) Olmasına rağmen ? (Cümlenin şeklini kaçırdım şimdi, bir çeşit isim ya da sıfat tamlaması ama tamamlıyamıyorum şimdi) Neyse konuyu dağıtmayalım. Bir koyunun

Huntelaar

Bu Dünya üzerinde futbol oynayan en sevdiğim futbolcu; Galatasaray'dan sonra en sevdiğim futbol takımına transfer oldu. "Galatasaraylı dediğin İspanya'da Barcelona'yı tutar!" demeyin. Barcelona elindekilerinin değerini bilmeyen Fenerbahçe gibi bir takımdır. Şu ana kadar takımları için oynadığı 233 maçta 172 gol atabilen; sadece Ajax'da 128 maçta 105 gol atabilen bir gol makinası değil bu adam. Bu adam Van Basten daha beter röveşata goller atabilen, takımın lideri olabilen, en olmadık anda ortaya çıkıp "Bu takım bu maçı kazanacak" diyen; kanımca Dünya'nın en iyi futbolcusu. Bu adam yeryüzündeki en iyi futbol oynayabilen Hollandalı. Bu durumda zaten 5 tane Hollandalıyla gemisini yüzdüren Real Madrid bir kişi daha alsa Huntelaar'ı alıcaktı. Ne mutlu ki aldılar. Real Madrid büyük ihtimal bu sezon şampiyon olamaz. Kaçırdılar limanı, çok zor geri dönmeleri. Ama dönebilirlerse sebebi Huntelaar olur. Çok mutlu oldum. Yolun açık olsun en sevdiğim :)

Tansaş'ın önündeki siyah kedi

Bu komiklik yapmaya çalıştığım değil, romantik bir anım. Romantizmi sevmiyorsanız okumayın; lakin anlayamazsınız. Hatta galiba bu hikayeyi sadece kadınlar anlayabilir... Çarşamba günüydü... Tam Tansaş'a girerken ürkek bir şekilde bir köşeye sünmüş bir siyah kedi gördüm. Korkuyordu insanlardan. Çünkü siyah kedinin uğursuzluğu kafamızın bir köşesine sinmiş olsa gerek; kaçıyordu insanlardan kendinden utanç duyarcasına. Sevmek için yol aldım, korktu kaçtı. Tamam dedim o kediye mama alacağım. İçeri girdim; her gece efkarımı dağıttığım rakımı, çekirdeğimi ve sigaramı alıp çıktım. Gördüm gene o siyah kediyi orada. "Unuttum" dedim kendime kedinin mamasını. Girdim içeri geri Tansaş'a sadece o mama için. Gittim aldım 4,5 milyonluk benim için küçük ama kediler için büyük bir poşette kedi mamasını. Hatta dedim ki kendime "Bundan böyle bu kedi maması poşedini yanımda taşıyıp sokaktaki kedilere vereceğim". Kuyruğa girdim gişe gibi şeyin önünde. Benim tam önümde kızıl saçl

Lincoln ?

Futbolun aslında ne olduğunu keşfettiğimden bu yana nadiren yazarım futbol hakkında biliyorsunuz. Ama öyle bir dönemimdeyim ki. Artık hiç bir çekinmem yok. Hertha Berlin maçı... Lincoln çok iyi oynadı, süperdi, virtüözdü, kaptan çıktı takımı üstlendi ... Hayır ... Katılmıyorum. Tamam ben de Lincoln 'ün oynadığı futbolu izlemeyi sevdim. Çünkü döneminde Roma İmparatorluğu gladyatörleri halkın acısını, fakirliğini ve zavallılığını unutturmak için öne sürmüştü arenalarda. Dünya kültürüne din gibi benimsettirilen bu kültür elbette halen devam eder. Dine hayır diyemediğimiz gibi gladyatörlere de hayır diyemeyiz. Ancak işin bir de dış cephesi var. Biz bu maçı nasıl kazandık ? Harry Kewell bir orta yaptı adamın koluna çarptı ve penaltı aldık. O penaltıyı da şutuna en fazla güvendiğimiz Lincoln değil Baros attı. Demek ki penaltıda Lincoln'ün şutlarından çok Baros'un şutlarına güveniyoruz. Çünkü Baros büyük maçların gol adamı. Bu yüzden ülkesi adına Avrupa kupalarında kupanın gol kra

Sarhoşken yapılmaması gereken 10 şey

1) Telefonla konuşma 2) E-mail yazma 3) Blog yazma 4) Eski kız arkadaşa hiç bir şekilde kontağa geçme 5) Hayatla ilgili önemli bir karar verme 6) Hayatla ilgili önemsiz bir karar verme 7) Rakın bitince dışarı çıkıp bir şişe rakı daha sakın alma 8) Çişin gelince pencereden aşağı işemenin muhteşem bir düşünce olduğunu asla düşünme 9) Sakalım uzamış diye maazallah tıraş olmaya çalışma 10) Kimseyi üzme

Cep Telefonum

Dün akşam cep telefonumu şirkette unuttum, ve o küçük metal parçasının aslında hayatımda ne kadar büyük bir anlam taşıdığını anlayarak anlamsız biri olduğumun farkına vardım. Halbuki o cep telefonu sabahları öten horozumdu benim. 500lük sms pakedine abone olup aklıma gelene "Napıosun?" diye rahatsız etmemdeki işkence aracımdı. Sarhoşken eski kız arkadaşlarımı arama yolum, rezil-i rüsvalığın en üst noktasını yaşamamdaki en kolay yoldu cep telefonum. Sadece cebimden ve telefondan daha üstün bir şeydi cep telefonum. Tuvalette sıçarken oynadığım oyunlardı o cep telefonu. Habire bozulan ve hiç bir zaman yenisini almadan nasıl tamir edeceğimi bilemediğim oyuncağımdı. Dap-pab-ba ba-ri-bi-bay-bey diyerek Holly Dolly'nin Dolly Song'uyla insanların beni aramasıydı ve rezil olmamdı ciddi ortamlarda. Sessiz bir gece sonunda alarmım olmadan sabahleyin nasıl kalkacağımı kara kara düşünürken, uyuyamadan sabahı getirdim artık yavaş yavaş halisünasyonlar görmeye başlayarak. Sabah koş

Ticari olarak da kullanılabilen ücretsiz stock siteleri

http://www.sxc.hu : En popüler ücretsiz stock sitesi http://www.freerangestock.com : Başkasına satılamayan ama ticari işlerde bile kullanılabilen stock http://www.designpacks.com/Image_Catalog : Başkasına satılamayan ama ticari işlerde bile kullanılabilen stock http://www.cepolina.com/freephoto : Dilediğiniz gibi kullanabileceğiniz fotoğraflar http://www.freedigitalphotos.net : Dilediğiniz gibi kullanabileceğiniz fotoğraflar http://imagebase.davidniblack.com : Dilediğiniz gibi kullanabileceğiniz fotoğraflar/resimler http://www.photorack.net : Dilediğiniz gibi kullanabileceğiniz fotoğraflar/resimler http://www.imageafter.com : Dilediğiniz gibi kullanabileceğiniz fotoğraflar/resimler/textureler. http://www.nationsillustrated.com : Fotoğrafın altında "No Usage Restrictions" yazması halinde serbestçe kullanabileceğiniz yer/coğrafya fotoğrafları. http://www.photorogue.com : Fotoğraf isteme. Eğer beğenirlerse sunduğunuz projeyi, gönüllü olan kişiler gidip istediğiniz foto

Woo Girl = Heyo İnsanı

How I Met Your Mother bu sene Dünya diline "Woo Girl" diye bir laf kazandırdı. Düşündüm de sanırım dilimizce karşılığı bunun "Heyo insanı" Bu insanlar hayatlarında o kadar mutsuzdurlar ki, hayatları o kadar kötü gitmektedir ki, ne sevgilileri ne her gün görüştükleri dostları ne de doğru düzgün bir yaşamları vardır. İşte bu yüzden bu insanlar msn'de yazışırken nokta ve virgül yerine ahanda şu işareti kullanırlar : :) (smiley demek istedim). Görseniz adam ya da hatun bunalımdadır, dokunsanız ağlama noktasındadır. Ama ne zaman sizinle msn'de yazışsa o salak smiley'lerden birini gönderir size. Hatta bununla da yetinmez, internetten yeni smiley yüklemiştir. Yere yatıp kahkahalar atan salak bir smiley ile size yanıt verir. Bu insanlar ayrıca o küçük arkadaşları tarafından kırk yılın başında bir yere davet edildiğinde en fazla "Heyooo!" diye bağıran insan kitlesidir. İşte o "Heyooo!" nun arkasında "Hayatım bombok!" diye bir haykırı