Ana içeriğe atla

Kayıtlar

şiir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Özlemiştim

Özledim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özledim basitçe. Duyguların denizlerinde derinleşmedikçe, En dibinden kumlarını çıkartamıyor insan. Batmalısın ki dibine kadar uzanabilmelisin, Boğulmaktan korkamamalı hatta ölebilmelisin. Karmaşık duygularla değil, Kesin hislerinle anlatmalısın. Aşktan bezdirenleri değil de, Aşka umut verenlere anlatmalısın. Rüyalarında O'nu görmeli, Dualarında düşler kurmalısın. Özlemiştim şarkılar bestelemeyi, Şiirler yazmayı, Resimler çizmeyi, Hikayeler uydurmayı... Nefesime alıp ilhamı da, Atmayı özlemiştim basitçe. Oh be!

Düştüğün Kadar Yükseleceksin

Hayat en acımasız canavardır karşında, Sen aslansan, o dinazordur geçmişinden. Sen ormanın kralıysan, o tarihin kralıdır. Sen efsaneysen, o korktuğun geçmişindir. Hayat zordur elbet kabul. Hislerin titrer bazen. Korkarsın rakiplerinden. Onlar etkileyebilir seni. En beteri de heveslerin sönebilir, Dost diye bildiklerin ihanet edebilir. Ama bil ki Osmanlı yokolurken kuruldun, Ve Osmanlı varolsaydı en büyük gururu olurdun. Sana inanmayanlara ders verirken, Sen kendine inanmayı öğrettin. Sana imkansız diye tembihleyen, İnsanlara imkansızın olmadığını öğrettin. Zor bir sınavla karşısın şimdi. Yönetimin, öğretmenin, öğrencilerin ve velilerin; Yıkık bir enkazda hayatta kalabilmeye çalışabilir. Sen de velileri bile temsil edebilirsin bu savaşta. Bu an tek gereken sensin. En zor anda inancındır, En güç anda sade duandır, En zayıf anında kaslarındır. Ne yönetim, Ne hoca, Ne oyuncular, Ne taraftar, Galatasaray'dan yüce değildir. Galatasaray çok düşmüştür. Ama düştüğü kadar da yücelmiştir. Biz

En Sonunda Gelen Aşk

Ruhumdan alınıp gidilmiş gibi sanki, Uzun süredir benim ama benim olamamışsın. Değişik rüyalar görüp aynı düş sanki, Senin olmayı hayal ettim ama olamamışsın. Hani geceler yapayalnız geçmiş gibi, Sevdalar yaşamış ama aşk yaşayamamışsın. İzlemeyi sevdiğim kuşlar göçmüş gibi, Elveda demişim ama sanki ayrılamamışsın. Fren sesleri duyulmuş, Ama sen bana çarpmışsın... İçimden tiz bir ses koparıp, Bana tüm gücünle haykırmışsın. "Seni seviyorum" dediğimi unutturup, Beni sevdiğini kalbime yazdırmışsın. İnanılmayan, inanamadığımsın. Sen en sonunda gelen aşksın...

Vazgeçerken Ağlamalısın

Vazgeçerken ağlamalısın, İçindeki şeytanı salıp, Yalnızlığa sarılmalısın. Elveda demeyi unutmamalı, Ardına bakmadan kaçmalısın. Gözlerin peşine düşerse eğer, Pişmanlığın bulutları sarar seni. Hatıralarında kaybolursan eğer, Yaşanmamışlıklar öldürür seni. Vazgeçerken ağlamalısın, İçindeki şeytanı salıp, Yalnızlığa sarılmalısın. Sevdanı yakıp yıkmalısın. Peşine de umutları salmalısın. Sonsuzluğu ararsan eğer, Cehennem gazabı gelir bulur seni. Hevesin kursağında kalırsa eğer, Susuzluk gibidir O'nsuzluk. Vazgeçerken ağlamalısın, İçindeki şeytanı salıp, Yalnızlığa sarılmalısın.

Tekrar Sevebilirsin...

Sen sevdanın omuzunda bir yük, Ben yıkıldığı göğüs olurdum. İnanmadığın sözlere inanır, Vazgeçtiğin duygulara tapardım. Senden önce üzülmedim mi sanıyorsun? Üzüldüm ben de, kırıldım da, Usandım ben de, yıpratıldım da, Vazgeçtiğim de oldu, yeniden başladığım da. Dert ve tasa ile başbaşa kalabilirsin. Ama umut celladına boyun eğmek mi? Kessin kellemi dilediği kadar. Ben ölümsüzüm, o her öldürdüğünde ölür. Yolun sonuna geldiğini düşünsen de, Çaresiz kalıp karar veremediğinde, Gözlerini kapayıp kalbini dinle, Bırak üzsün seni dilerse. Üzülmezsen eğer, Yaşamamışsındır. Şimdi hayatının anlamını ararken, Dünyayı dolaşıp evliya olurken, Aslında yapayalnız kalmışken, Sesimden korkmayasın sakın. Sıradanlaşmışken tanıştığın insanlar, Yavanlaşmışken söylenen tüm laflar, Taş olmuşsa en derin duygular, Geri dönmeyesin sakın. İnandığın her şey gerçektir inan ki, İnancını verebilirsen aşka, En gerçek aşkı yaşarsın. Yaşayabilirsin tekrar gençliğini. Genç gibi seversen eğer... Tekrar sevebilirsin...

Giderse Annen Cennete

Giderse annen cennete, Avunursun belki de, Sen üşütmeyesin diye, Pencereleri kapar üşümezsin. Giderse annen cennete, Umarsın masumca bir de, Cennete geldiğinde, Hazırdır sevdiğin yemekler. Giderse annen cennete, Bilirsin sanki delice, Hep izleyecek seni gizlice, İki göz gökyüzünden sevgiyle. Giderse annen cennete, Evleneceğin kız başına bela alır, Uyuduğunda rüyalarını kemirir, Oğluma iyi bak diye. Giderse annen cennete, Gözlerin sisli buğulu, Sesinde yıkık uğultu, Kısa süreli bir çiledesin... Ama... Annen cennette, Sen de cennetteki meleğinin, Kanatlarının altında, Sonsuza dek güvendesin.

Çok aşık oldum senden önce

Yüreğim yaşlı artık, Sen de sadece tarihimdesin. Yenildiğim çoğu savaşta, Kellemi kesen basit bir sipahisin. 10 yaşımdı, vazgeçerek ayrıldım; 12 yaşımdı, istemeyerek ayrıldım; 14 yaşımdı, sevilmeyerek ayrıldım; 18 yaşımdı, uzaktık diye ayrıldım; 20 yaşımdı, başkasının diye ayrıldım; 25 yaşımdı, o herkesin ama diye ayrıldım; 30 yaşım şimdi, sevemedim diye ayrılıyorum. Yüreğim yaşlı artık, Sen de sadece tarihimdesin. Yenildiğim çoğu savaşta, Kellemi kesen basit bir sipahisin. Gözlerim görmüyor artık eskisi gibi, Kulaklarım unutuyor artık sözleri, Hislerim yarım kalmış düşler gibi, Ulaşamadığım rüya sonuna ağlıyor. İlk anımdı, sen dansediyordun. İkinci anımdı, ülkeyi terkediyordum. Üçüncü anımdı, beni bir türlü sevemiyordun. Dördüncü anımdı, sevdiğimi sana her gün söylüyordum. Beşinci anımdı, özlediğini bana ağlayarak söylüyordun. Altıncı anımdı, yanına her şeyden vazgeçerek geliyordum. Son anımdı, daha fazla yaşamak istediğini söyleyerek kaçıyordun. Yüreğim yaşlı artık, Sen de sadece tar

Sade

Yalnızlığımdan korktuğumu sanma, İçimde bir umut sade bir salsa. Herkesin görülmez gözleri var, İçimde bir uçurum yalnız kalsa. Ve sonra, Hiç kimseye söylemediğin, Bir kaç, Gizli hatıran olsa. Ve sonra, Hep umup beklemediğin, Birazcık, Tesadüflerin olsa. Gökyüzünde yalnız bir dolunay, İçinde bir his, bir de Umay. Kutsayıp içindeki gerçeği, Aslında umduğun sade onay. Yok olmaz, Günahların affolmaz. Duaların, İnan ki kabul olmaz. Yok olmaz, Dünyan yarım kalmaz. Anıların, Kitaplarında durmaz. Sensizlikte basit ve yalın bir serçe, Süzülüp, gelip pencereme erişse, Sonunda da terkedip de beni, Kendime sevgiyi öğretse... Ah hayır, Aşk bu değil olmamalı. Ah hayır, Yüreğim yalnız kalmamalı. Görüp de içimdeki gerçeği, Yüreğin bana acımalı... Şimdi git, Beni sevme istersen. Şimdi git, Unut ve bit dilersen. İnanmam beni sevmediğine, Hiç bir zaman istemediğine.

Senden hiç bir şey ummuyorum

Senden hiç bir şey ummuyorum. Beklentim inan ki hiç yok. Seni sadece sevmek istiyorum. Sevmesen de pek önemi yok. Yaşlandım beklentiler için, Gözü kapalı heveslenmek için. Sevdaya bir mum yakmak için, Dudaklarında serinlemek için. Senden hiç bir şey ummuyorum. Heyecanlarım artık hiç yok. Seni sadece öpmek istiyorum. Öpmesen de pek önemi yok. Sen değil misin değişken olan? Neyi yapacağını bilemeyip, Ne olacağını anlayamayan? Sen değil misin sıradışı olan? Dört bir yana koşturup, Bir köşeye sırnaşamayan? Senden hiç bir şey ummuyorum. Ama sensizlik boş bir yol. Bir yerlere ulaşmak istiyorum. Ama ulaşamasam da önemi yok.

Sana bir iyi bir de kötü haberim var...

Sana bir iyi bir de kötü haberim var... İyisi şu an çok güzelsin. Kötüsü bir gün çok çirkin olacaksın. Sana bir iyi bir de kötü haberim var... İyisi şu an zırdelisin. Kötüsü bir gün çok akıllı olacaksın. Sana bir iyi bir de kötü haberim var... İyisi şu an çok zekisin. Kötüsü bir gün çok salak olacaksın. Sana bir iyi bir de kötü haberim var... İyisi şu an özgürsün. Yarın bir gün çok hapis kalacaksın. Sana bir iyi bir de kötü haberim var... İyisi şu an yaganesin. Kötüsü bir gün sıradan olacaksın. Kendime bir iyi bir de kötü haberim var... İyisi yakında unutacağım seni. Kötüsü an itibariyle seviyorum seni.

Artık unutuyorum

Artık unutuyorum şarkı sözlerini, Eşlik edemiyorum her kelimesine. Kalabalık değil artık şehir, Her gün gördüklerimi de, Ayda yılda bir görebiliyorum. Artık unutuyorum yaşanmış şeyleri, Birisi hatırlatmasa aklımda bile değil. Soğuk değil artık akan nehir, İçine koşarak girip de, Ayda yılda bir serinliyorum. Artık unutuyorum yaşadıklarımı, Adları neydi inanın ki hatırlamıyorum. Kendimi anlatmıyor artık şiir, Bin volkan patlasa da içimde, Ayda yılda bir şiir yazıyorum.

Aşk

Söyler misin içinden ? En son sevdiğini... ? Yüreğinden, Derince esen, İçini ince eriten, Bittiğinde serinleten... Söyler misin bari içinden ? En son histettiğini... ? Kalbinden, İçini yokeden, Lime lime ezdiren, Bittiğinde hüzünlendiren... Söyler misin lütfen içinden ? Neleri haketmediğini? Aşkı ben de bileyim senin gibi. Aşktan ben de nefret edeyim, Aşktan ben de tiksineyim senin gibi. Ardından ben de kendime geleyim... Aşk bir denizse, Yüzmemem gerektiğimi bileyim.

Çakır Keyif

Burda kal, Daha devam etme. Kıvamındasın, Burayı terk etme. Çakır keyif misin nesin? Hayalinde en güzelsin, İçindeki yarım kalan, Bir kadehin içindesin... Sessizlik de güzel bazen, Gök bırak sen gürüldesin. Sıcaklar terletir mecburen, Yağmur bırak da serinletsin... Sarhoş olmana da gerek yok, Düşünceler yeter zaten. Kendini kaybetmene gerek yok, Hayat kendinle güzel zaten. Gök yarılsın, aksın tufan, Yak sigaranı, dağılsın duman, İmkansızlığa inan madem, İnanmadıysan bana nadiren... Çakır keyif misin nesin? Hayalerinde en güzelsin, İçindeki yarım kalan, Bir kadehin içindesin...

Eski sevgili gibi

Yalandı söylediğim çok şey, Ama içimde kötülük yoktu. Basitçe belki de her şey, Sarhoş halin belki hoştu. Şimdi bir eski sevgili gibi, Anlatamıyorum seni kendime. Halimi hiç bilmediğim gibi, Anlatamıyorum sana kendimi. Bilmem bir daha yaşar mıyız, Ne sevişmemizi, Ne de dostluğumuzu, Bildiğim ise şu an, Aramızdaki yorgunluğu. Dinlenmemiz gerek bir süre, Sonra iyileşip yaşamamız, Herşeyi bir kez daha, Ve sonra belki, Tekrar yorulmamız... Şimdi bir eski sevgili gibi, Anlatamıyorum seni kendime. Halimi hiç bilmediğim gibi, Anlatamıyorum sana kendimi.

Terastaki havlu

Aynı terasa açılıyordu yan yanaydı kapılarımız kaldığımız pansiyonda.Akşam üzerleri kaşılaşıyorduk, ortak duş, ortak mutfak, çekingen bir selamlaşma.Aynı terasta yan yana kuruyordu çamaşırlarımız, bu ürpertiyordu beni; acemi, tutuk bir kaç sözlük eşliğinde beyaz şarap içerek aynı terasta seyrediyorduk günbatımını, bu da ürpertiyordu beni.Işığın azalan şiddetinde yan yanaydı terasa vuran gölgelerimiz ve karışıyordu birbirine. Elimizde olmadan gülümsemiştik bakışlarımız çarpıştığında, sahildeydik ve aynı kitabı okuyorduk ilk karşılaşmamızda. Sezon açılmamıştı, seyrekti sahiller, daha erken yaz gülümsüyordu. Pansiyon önündeki sandalların kıpırtısı, çiçeklerin çekingen dirimi, günbatımıyla gölgelenmiş alanların rengi kalmış aklımda.İkimizde yalnızdık ve birbirimize ilişmemeye çalışıyorduk adını kimselerin bilmediği o uzak sahil kasabasında. Oysa güneşin batışını izlemek gibi kendiliğinden bir birlikteliğe dönüştü paylaştığımız şeyler. Birbirinden kamaşmaya başlamıştı tenlerimiz dokunmasan

Dön devran...

Dön artık devran dön. Yeteri kadar öğrettin, Yalnızlığı, Bırakılmışlığı, Kimsesizliği, Çaresizliği, Güçsüzlüğü, Boynumu büküp kabullenmeyi... Dön artık devran dön. Cehennem kadar üzdün, Öldüm de cezalandım. Ama bir dur de. Bir sonunu bildir artık... Bık artık... Daha beteri de var, Tahminen içinde, Ki sen şeytanı yaratansın, En şeytan var içinde... Dön artık devan dön. Asıl yüzünü göster. Hani insanların düşündeki, Hani orkidelere çiçek verdiren, Gücün var ya kış günlerinde... En hain halinden, En gaddar hissinden, En gammaz hevesinden, Bık artık be devran. Senden vazgeçtiğim de oldu, Sana taptığımda. Seni düşman bellediğim de oldu, Seni uğruna hayatımı adadığımda. Dön devran artık dön. Dön lütfen... Ya da kudreti ver içime de, Ben de göçüp gideyim bu diyardan...

Solmuş bir gül goncası

Solmuş bir gül goncası. Henüz tadamadan gül oluşuna, Kurumuş dalları. Oluşmamış yaprakları, Rengini bile gösteremeden, Yeşeremeden solmuş. Baharı göremeden. Karlı bir kış gününde, Açamadan solmuş. Defterlerin arasına, Hatıra diye bırakılıp, Sonra da unutulmuş. Yastıklar üzerindeki gözyaşları, Hıçkıra hıçkıra beslemeye çalışmış. Ama yine de solmuş gül goncası... Sorulmamış neden solduğu, Alışılmış artık- Doğanın dengesine- Ve dengesizliğine...

Sen daha sevilmemişsin

O kadar sıradan ki ilişki kelimesi, Seninle yaşamak istediğimi aşağılar. Gökyüzünden bakınca yerde yürüyenler, Ya da yerden bakınca uçanlar kadar ufaktır. "Seni seviyorum"'u dünyanın tüm dillerinde- Söylemek bile tanımlayamazken hissimi, Nasıl olur da bir kelime yeter? Sen hiç sevilmemişsin be güzelim. Uğruna daha köprüler yıkılmamış, Kimse bileklerini kesmemiş senin için. Gözü kara kimse atlamamış uçurumdan, Hiç kimse delirmemiş yahu senin için. Sen daha hiç sevilmemişsin be güzelim. Şu ana kadar yaşadıklarını sevda mı saydın? Onlar sadece basit papatya fallarında, Sevip sevmediğinin sorgulamalarıydı. Seviyorsan yaşamaktan vazgeçeceksin. Sigaraya başlayacaksın hasretinde, Alkolik olacaksın terkedişinde. Ölmek isteyeceksin sevmediğinde. Ellerin titreyecek yanındayken, Dilin kitlenecek konuşurken, İçin acıyacak başkasına konuşursa. Sen daha hiç sevmemişsin be güzelim. Ne yani basit aşk oyunlarıyla- Seni kandırdılar diye aşık mı sandın kendini? Hayır sadece tuzağa düştün, V

Olmayacak dua

Neyim ben biliyor musun? Uzun süre çalan bir telefon, Hani açmadığın, Ama çalmasını dinlediğin... Benim olduğumu güya bilmediğin, Gözlerini kapatıp nefesimi beklediğin, Tüm güvenlik önlemlerinden arınmış, Ama güven duvarlarını geçemediğim. Nesin benim için biliyor musun? Beni sevmeye cesareti olmayan biri daha. Hani üzülen, Üzdürülen her sevdiği anda. Basit adamlara kafasını detaylı yorup, Kalbini tüm açıklığıyla ilan eden, Zerre kadar düşünmeye yeltenemeyen, Ama yine de başkasını düşünemediğim. Neyiz biz biliyor musun? Olmayacak bir dua daha aşklar tarihinde. Hani bilgelerin dediği gibi, Mutlu aşkın olmadığını ispatlamaya çalışan. Sevmeyeni deliler gibi sevip de, Sevenlere hay hay diyemeyen iki deliyiz. Sen ayrıldığım eski sevgilim gibi, Ben de senden ayrılan eski sevgilin gibiyim. Olmayacak duayız birbirimize. Gecenin en serin saatlerinde, Yağmur ıslatırken bedenimizi, Islandığımızı söyleyemeyenleriz. Ne biliyor musun? Aşk yok. Sevda da yok. Biz de hiç olmadık.

Sonsuz kış

Kış ne bitmek bildi, Ne de gelebildi bu yıl. Hani gitse keşke. Buzlarla örülü kalpler erise, Tekrar nefes alsa titremeden, Ve titretmeden diğer kalpleri. Hani gelse keşke. Bilsek donacağını hislerin. Kış uykumuza yatsak, Sonra uyansak herşey bittiğinde. Sarkıklar altında yürür gibi, Sevdiğinizle göz göze gelmeniz kışları. Bir an sarkık düşüp parçalayacak sanki sizi, Diğer an da sanki güzel gölgesinde dansedeceksiniz. Nefesinizin duman olması gibi, Sevdiğinizle konuşamamak kışları. Boğazınızda düğümlenen binlerce söz, Ama dudağınızdan çıkan rutin diyalog sesleri. Karda kayarken karlara dokunmak gibi, Sevdiğinize gülümsemek kışları. Bir an saçlarını okşayacak kadar ona yakınsınız, Diğer an da o sizi öldürecek kadar size yakın. Kış ne bitmek bildi, Ne de gelebildi bu yıl. Ben de ne bitirebildim kışı, Ne de gidebildim kışa.