Ana içeriğe atla

Kayıtlar

galatasaray etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Düştüğün Kadar Yükseleceksin

Hayat en acımasız canavardır karşında, Sen aslansan, o dinazordur geçmişinden. Sen ormanın kralıysan, o tarihin kralıdır. Sen efsaneysen, o korktuğun geçmişindir. Hayat zordur elbet kabul. Hislerin titrer bazen. Korkarsın rakiplerinden. Onlar etkileyebilir seni. En beteri de heveslerin sönebilir, Dost diye bildiklerin ihanet edebilir. Ama bil ki Osmanlı yokolurken kuruldun, Ve Osmanlı varolsaydı en büyük gururu olurdun. Sana inanmayanlara ders verirken, Sen kendine inanmayı öğrettin. Sana imkansız diye tembihleyen, İnsanlara imkansızın olmadığını öğrettin. Zor bir sınavla karşısın şimdi. Yönetimin, öğretmenin, öğrencilerin ve velilerin; Yıkık bir enkazda hayatta kalabilmeye çalışabilir. Sen de velileri bile temsil edebilirsin bu savaşta. Bu an tek gereken sensin. En zor anda inancındır, En güç anda sade duandır, En zayıf anında kaslarındır. Ne yönetim, Ne hoca, Ne oyuncular, Ne taraftar, Galatasaray'dan yüce değildir. Galatasaray çok düşmüştür. Ama düştüğü kadar da yücelmiştir. Biz

Forvetsiz bir takım

Reykart'ın yaptığı vahim hatayı şu an Hagi yapıyor. Galatasaray forvet oyuncusu olmadan sahaya çıkıyor. İleriye dönük orta saha oyuncusunu ya da kanat oyuncusunu forvet olarak kullanarak forvet oyuncusuyla oynamazsınız. Kaleci Aykut'u forvet oynatsanız sizin forvetiniz olur mu ? Olur diyorsanız bir embesilsiniz, iki takımınız istisnalar dışında gol atamaz. Mehmet Batdal, manası anlaşılmayan "rezerv" takımındaki Cem Sultan inatla kullanılmıyor. Ne bekleniyor? Anlaşılır gibi değil. Kalecisiz sahaya çıkan bir takım düşünün. Ya da kaleci eldivenlerini bu adama verdim diye, defans oyuncusunu kaleci olarak kullanan bir takım düşünün. Bu takımın kalecisi var mıdır? Bu takımın yediği gollerinin sebebi kalede oynayan defans oyuncusu mudur, yoksa buna karar verenler midir? Öyle "striker" zart zurt demeyin. O halde size Baros'un da aslında "second striker" olduğunu hatırlatır, ve Galatasaray'ın Baros varken de strikersız oynadığını göz önüne koyarım.

Şenol Güneş ve Ertuğrul Sağlam gerçeği... Ve biz....

Şenol hoca belki de eskiden çok hata yaptı, ve belki de Beşiktaş kulübü de hayatının en büyük hatasını Ertuğrul'un ayrılmasını kabullenerek yaptı. İki değişik portre aslında. Ama tek doğru bakış açısı var. İki adet sadece mesleğini yapmaya çalışan insan. Her ne kadar hepimiz kendimizi teknik direktör, bıraktım teknik direktörü, hepimiz kendimizi Mourinho sansak da; iki adet teknik direktör var Türkiye'de. Yılmaz Vural'da belki katılabilir bu kervana. Teknik Direktörlük dışında bir meslek yapmayan. Boşta kalınca yorumcu olmayıp da, adam gibi mesleğini yapmaya devam eden. Bir ağabeyimin lafı vardır. "Bir işi yapabilirsen yap, yapamazsan öğret, öğretemezsen eleştir" diye. İşte bütün eleştirmenler bu noktada işi yapabilenler değildir diye görüyorum. Hatta iki katman alttadır. Yani biri 1. lig takımıysa, eleştiren 3. ligde bir takımdır diye görüyorum. Hagi hoca olmadan önce, O'nun iyi bir hoca olamayacağını biliyordum. Çünkü Hagi futbolu Barcelona'da bıraktıkta

Arda Turan'ın Avrupa'ya gitmemesi için 10 neden

1) Çünkü ben Arda Turansporlu değil, Galatasaraylıyım. 2) Çünkü hepimizin taraftar olmayı, oyuncusuna ve özellikle kaptanına saygı göstermeyi öğrenmemiz gerekiyor. 3) Arda Turan Avrupa'ya gitmemeli, biz Avrupa'ya gitmeli, ve Avrupa'daki taraftarlığı öğrenerek memleketimize taraftarlığı öğrenmiş olarak dönmemiz gerekiyor. 4) Arda'nın müstakbel hanımından hepimiz özür dilemeden göndermek ayıptır. Senin hanımına laf eden biri olsa, sence o kişi ne yapmalı affettirmek için kendini? İşte biz bunu yapmalıyız. Resmen ırz düşmanlığı suçunu işledik, bunu affettirmemiz lazım gerekirse Arda'nın bokunu yiyerek. 5) Çünkü Arda Turan, Galatasaray'ın yeni Metin Oktay'ı değil; Galatasaray'ın Messi'sidir. O canlıdır, varolandır; geçmişteki bir anı değildir. 6) 1987 doğumlu Arda Turan. Sen üniversiteden mezun olmama, askerliğe gitmemeye çalışma, ailene ve sevgililerine en boktan kaprislerini yaptığın zamanda destan yazmış. Sen olamadığına kızıyorsun asıl, Arda'ya d

Lucas Neil ikinci kaptan olmalı, Johan Neeskens'in işine son verilmelidir

Galatasaray'da derin bir "ruh" sorunu var. Takım içerisindeki sinerji, oyuncular arasındaki iletişim, kadro işleyişi kitlenmiş bir noktada. Sorun da bu yıl boyunca atamadığımız ya da yediğimiz goller değil; Galatasaray'ın ruhundan yoksun sahaya çıkması. Ama Galatasaray'ı Galatasaray yapan şey; Galatasaray ruhu. Hani Bülent Korkmaz'ı Tony Adams'dan daha iyi bir defans yapan bu ruh. Hakan Şükür'ü Davor Suker'den, Arif Erdem'i Thierry Henry'den daha iyi yapan işte bu ruh. Bu ruh olmayınca, Tony Adams'ı defans diye getirsen, Thierry Henry'i forvet olarak getirsen bile hiç bir şey değişmez. Ruh gerek... Ruhun tek sorumlusu da teknik heyet ve takımın kaptanıdır. Arda Turan'ı canım kadar seviyorum. Mehmet Topal sakatlamış ya antremanda, gidip Mehmet Topal'a bir tokat atasım var o seviyede seviyorum Arda Turan'ı. Şu dönemlerde evli olsam ve çocuğum olsa adını Arda koyarım. Bu kadar çok seviyorum Arda'yı. Arda bundan 5 yıl so

Çay iki şekerli olsun Skibbe !

Bu güne kadar bu dallamaya dayananlara hakikaten saygı duyuyorum. Çünkü aynı insanlar, nazilerin gaz odalarında öldürülmeye de tahammül gösterebilir. Bu hıyarın başa gelmesinden beri Galatasaray'ın tüm başarıları sadece ve sadece Galatasaray futbolcularının becerisidir. Hani genç yaşında sakatlandı, hoca oldu, bir çok ilke imza attı falan filan ama; kasımpaşa yahu. Tren geçerken izleyen öküzler bu takımı inanın daha iyi yönetir. Ne bir taktik var, ne bir kazanma arzusu var, ne de en ufağından bile olsa heves var. Nerde yahu bu takım ? Takım kaptanını her zaman takımın en arıza adamlarından seçmemizi sorun etmiyorum. Ortadaki sorun şu: “Takımın yönetimi”. Burda da git bir çay koy diyeceğimiz adam Skibbe'den başkası değildir. O yüzden o çayın iki şekerli olmasını istedim.

Galatasaray'ın bu futbolunu izlemek

Galatasaray'ın bu futbolunu izlemek nasıl bilir misiniz ? Farzedelim Angelina Jolie ve Brad Pitt'in en iyi performanslarını sergilediği bir seks kasedi olsaydı; işte bu Galatasaray'ın şu an oynadığı futbolu izlemekten aldığım zevki tanımlayabilirdi. Dünya üzerindeki en fakir bir milyon insanı bulup, yan yana getirip hepsinin sıçtığı boku altına çevirip onlara vermektir Galatasaray'ın şu an oynadığı futbolu izlemek. Kanserin çözümünün bulunması anında kanser hastalarının hissettiğidir Galatasaray'ın şu an oynadığı futbolu izlemek. Sokakların en sessiz halinde Guns N Roses'ın tekrar birleşerek (Izzy dahil) sokaklarda kasım aylarında "November Rain" 'i söylemesidir Galatasaray'ın şu an oynadığı futbolu izlemek. Victoria's Secret modellerinin hepsiyle sevişmektir aynı anda Galatasaray'ın şu an oynadığı futbolu izlemek. Orgazm üzerine orgazm, onun da üstüne bir daha orgazmdır Galatasaray'ın şu an oynadığı futbolu izlemek. Teşekkürler Gal

Lincoln ve Baros

Hagi'den bu yana ilk defa Galatasaray'a güveniyorum. Lincoln ve Baros'un oynadığı futbolu mantıklı bir insanın herhangi bir kelimesi tanımlayamaz. Bu takım şu anki haliyle Saracoğlu'nda UEFA'yı kazanır. Kimse ama kimse bizi yenemez buna eminim. Lincoln hayatının en iyi futbolunu oynuyor. Ronaldinho gibi neredeyse. Baros hayatının en iyi futbolunu oynuyor. Eski Ronaldo gibi neredeyse. Bir Galatasaraylı olarak şu takımı izlemek Dünya üzerinde çekilmiş en iyi porno filmini izlemekten çok daha zevkli. Bu ne be ? Sağolun be aslanlar ! Sağolun !

Lincoln ?

Futbolun aslında ne olduğunu keşfettiğimden bu yana nadiren yazarım futbol hakkında biliyorsunuz. Ama öyle bir dönemimdeyim ki. Artık hiç bir çekinmem yok. Hertha Berlin maçı... Lincoln çok iyi oynadı, süperdi, virtüözdü, kaptan çıktı takımı üstlendi ... Hayır ... Katılmıyorum. Tamam ben de Lincoln 'ün oynadığı futbolu izlemeyi sevdim. Çünkü döneminde Roma İmparatorluğu gladyatörleri halkın acısını, fakirliğini ve zavallılığını unutturmak için öne sürmüştü arenalarda. Dünya kültürüne din gibi benimsettirilen bu kültür elbette halen devam eder. Dine hayır diyemediğimiz gibi gladyatörlere de hayır diyemeyiz. Ancak işin bir de dış cephesi var. Biz bu maçı nasıl kazandık ? Harry Kewell bir orta yaptı adamın koluna çarptı ve penaltı aldık. O penaltıyı da şutuna en fazla güvendiğimiz Lincoln değil Baros attı. Demek ki penaltıda Lincoln'ün şutlarından çok Baros'un şutlarına güveniyoruz. Çünkü Baros büyük maçların gol adamı. Bu yüzden ülkesi adına Avrupa kupalarında kupanın gol kra

Saygı duymayı bilmeyenler, köpek gibi sürünmeyi hakeder.

Tarihine saygı duymayanlar, Tarihin silinen sayfaları arasında yer alırlar. Nefret ettiğim Türk Futbol Ligi hakkında sanırım ilk yazım bu, Uzun dönemden sonra. Biz Dünya'nın en boktan insanlarıyız. Tüm Dünya üzerinde bizim kadar birbirinden nefret eden, Birbirinin kuyusunu kazan, birbirine eziyet eden, Birbirine kötü davranan ikinci bir toplum yoktur. Afrika'da çocukların ellerine silah verip savaştıranlar bile, Daha fazla merhamet ve görgü sahibidir. Sen Emre Güngör'ünü, Emre Aşık'ını feda ettin; Fernando Meira diye. Sen Aydın'ını, tüm PAF takımını feda ettin Kewell ve Lincoln diye. Sen Uğur'unu, Sabri'ni feda ettin "sağ bek transfer isteriz" diye. Sen Ümit Karan'ı, Nonda'yı ve Hakan Şükür'ü feda ettin "doğru düzgün forvet isteriz" diye. Arda'na bile, -pardon- futbol oynayan en iyi Türk futbolcuya bile, maaşından tut konumuna köpek gibi davrandın. Sonra senden bir bok olacağını mı sanıyorsun ? Hayır olmayacak. Galatasaray

Galatasaray'a Hitabe

Önsöz : Bu da internetteki en ünlü Galatasaray'a değin şiirim. Üzerinde oynama yapmıyorum, hitabeler hitabe şeklinde kalırlar. Şiir : Gözlerinizden "hasret" yaşları dökülebilir bazen... Tarihi yazan aslanların tekrar kükremesini özleyebilirsiniz... Kükreyişlerin sona erdiğine de inanabilirsiniz... Arenaya her çıkışında tüylerinizi diken diken eden aslanlar, "Gaflet", "Dalalet" ve "Hıyanet" içerenler yüzünden ayrı düşebilirler; "Aslan Yürekliler" ormanlardaki yağmurlar yüzünden kükremeyebilirler... İnancınızı yitirmiş olabilirsiniz; "Bizler inandık siz de inanın" dediklerinize; Umudunuzu yitirmiş olabilirsiniz; "Duyun sesimizi!" diye haykırdıklarınıza; Kasıgalar üzerinizde istediği kadar esebilir... Ancak; En kötü günde bile "En Büyük" olduğunuzu hatırlayın; En korktuğunuz anlarda bile "En Cesur" olduğunuzu hatırlayın; En yorgun gününüzde bile "En Güçlü" olduğunuzu hatırlayın; Fareler